Osmanlıda Devlet Yönetimi

Osmanlı Devleti mutlak monarşi ile yönetilirdi. Devletin başında Osmanlı soyundan gelen bir padişah bulunurdu. Hükümdarlık babadan oğla geçerdi. Osmanlı hükümdarları; Bey, Padişah, Gazi, Han, Hakan, Sultan, Hünkâr, Hüdavendigar gibi unvanlar kullanırlardı. Padişahlar, Yavuz Sultan Selim’den itibaren “halife” unvanını da kullanmaya başladılar. Padişah çocuklarına “çelebi” veya “şehzade” denilirdi. Şehzadeler sancaklara atanır ve yanlarına “lala” adı verilen … Devamını oku…

Nüfus Artışının Sonuçları

 İşsizliğin artar  Üretimin yetersiz kalır  İç ve dış göçlerin artar  Gecekondulaşma olur  Doğal kaynakların azalır  Çevre sorunlarına neden olur  Sağlık ve eğitim hizmetleri zorlaşır  Elektrik, su ve ulaşım hizmetleri aksar  Ülkenin kalkınma hızının yavaşlar  Kişi başına düşen milli gelirin azalır Türkiye’de nüfusun ve nüfus yoğunluğunun … Devamını oku…

Atatürk’ün Edebiyat Hakkındaki Görüşleri

Atatürk’ün her türüyle üzerinde durduğu bir sanat dalı da edebiyattır. Edebiyatın tanımını yapan Atatürk der ki: Edebiyat denildiği zaman şu anlaşılır: Söz ve manayı, yani insan dimağında yer eden her türlü bilgileri ve insan karakterinin en büyük duygularını, bunları dinleyenleri veya okuyanları çok alakalı kılacak surette söylemek ve yazmak sanatı.Bugün içindir ki edebiyat, ister nesir … Devamını oku…

Belgrad Antlaşması

1739’da Osmanlı Devleti’nin Avusturya ve Rusya ile yaptığı iki ayrı barış antlaşması. Rusların, 1736’da Orkapı’yı teslim alarak Kırım’ı talan etmeleri ve Bahçesaray’ı yakmaları üzerine Osmanlı Devleti harekete geçti. Ancak, Osmanlı Devletinin, Rusya cephesinde kazandığı başarılar üzerine, Avusturya da üç koldan Osmanlı topraklarına girdi. Böylece iki cephede çarpışmak zorunda kalan Osmanlı kuvvetleri, bir müddet bocaladılar ise … Devamını oku…

Ziştovi Antlaşması

Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında 1788-1791 savaşlarına son veren ve Ziştovi’de imzalanan barış antlaşması. 1787’de başlayan Osmanlı-Rus Harbi devam ederken, 1788’de Avusturya, Rusya’nın yanında Osmanlı Devletine harp ilan etti. Buna karşılık İsveç de, Rusya’ya karşı Osmanlı Devletinin yanında savaşa girdi. Ayrıca Osmanlı Devleti, iki cephe ile karşı karşıya gelince, savaş hâlinde bulunduğu Prusya ile 1790 … Devamını oku…

Germiyanoğulları Beyliği

Germiyanoğulları Beyliği Kütahya ve çevresinde hüküm sürmüş bir Türk beyliği. Toprakları, doğuda Afyonkarahisar ve Denizli, batıda Gediz ve Menderes vâdilerine kadar uzanırdı. Germiyan, önceleri Türk aşiretlerinden birinin adıyken, Anadolu Selçuklu Devleti’nin (1077-1307) son zamanlarında, 1300 yılında kurulan Germiyanoğulları Beyliğine de ad oldu. Germiyan aşiretinin Anadolu’ya ne zaman geldiği belli değildir. On üçüncü yüzyılda Malatya taraflarında, … Devamını oku…

Karamanoğulları (Karamanoğlu) Beyliği

Karamanoğulları (Karamanoğlu) Beyliği On üçüncü asırda, Konya ve havâlisine hâkim olup, 1487 senesine kadar devam eden büyük Türk beyliği. Karaman aşîreti, Oğuzlar’ın Avşar boyuna mensuptur. Türkiye Selçuklu sultanı Birinci Alâeddin Keykubad (1219-1237), Türkmen aşîretlerini Bizans ve Kilikya hudutlarına yerleştirmişti. Bu sırada, 1228 senesinde Kilikya, Ermenilerden alınınca, Ermenek taraflarına da Karaman aşîreti yerleştirildi. O zaman, Karaman … Devamını oku…

Osmanlı Devleti’nin Batıdaki İlerlemeleri

İstanbul Osmanlılar tarafından alındıktan sonra Balkanlarda ilerlemek için herhangi bir engel kalmamıştı.Fatih zamanında; 1459’da Belgrat hariç tüm Sırbistan alındı. 1460’da Atina dışındaki tüm Mora Yarımadasıalındı. 1473’de Otlukbeli Savaşıile Akkoyunlu Devleti ortadan kaldırıldı,ve Doğu Anadolu’nun güvenliği sağlandı. 1463’de Bosna,1479’da Hersek alındı. 1474’de Kırım’ın alınmasıile Karadeniz bir Türk denizi haline gelmiştir. Kanuni Sultan Süleyman Zamanında ise; 1521’de … Devamını oku…

Soyadı Kanunu(21 Haziran 1934)

Osmanlı Devletinde soyadı mecburiyeti yoktu bu da çeşitli karışıklıklara sebep oluyordu.TBMM 21 Haziran 1934’te çıkardığı bir kanunla kargaşaya son vermek amacıyla herkesin öz adında başka bir soyadı alma mecburiyeti getirildi.Ancak kullanılacak soy isimlerinin gülünç ve edebe aykırı olmaması,Türkçe olması,memuriyet,rütbe,yabancı ırk ve millet adları içeren kelimelerden oluşmaması da kabul edildi. 24 Kasım 1934’te çıkarılan bir kanunla … Devamını oku…

Halifeliğin Kaldırılması

• 1- Saltanatın kaldırılmasına tepki duyanların halifenin etrafında toplanmaları • 2- Halife Abdülmecit Efendi’nin padişah gibi davranması • 3- Halifelik kurumunun cumhuriyet için tehdit oluşturabileceğine olan inanç • 4- Devlet sisteminin laikleşmesinde önemli bir engel olarak görülmesi • 5- İngiltere’nin etkisiyle Hint Müslümanlarının halifeye bağlılık bildirmeleri Halifeliğin Kaldırılması ile (3 Mart 1924) – Osmanlı hanedanı … Devamını oku…

Saltanatın Kaldırılmasının Sebep ve Sonuçları

Saltanatın Kaldırılmasının Sebepleri  3 Nisan 1920’de açılan meclisle yeni bir devletin temelleri atılmıştı.Buna göre hakimiyet kayıtsız şartsız millete aitti;oysa saltanat tek kişinin hakimiyetine dayanıyordu.  20 Ocak 1921’de kabul edilen ilk anayasada da hakimiyetin millete ait olduğu belirtilmişti.  Padişah ve İstanbul Hükümetinin Milli Mücadelede hiç katkıları yoktu;tam tersi aleyhine çalışmışlardı.Milli Mücadele hareketine girişenleri vatan haini ilan … Devamını oku…

Lozan Barış Antlaşması’nın Önemi

Lozan Antlaşmasının Önemi 1 Türkiye uluslar arası ilişkilerde eşit şartlarda temsil edilmiştir. 2 Osmanlı Devleti uluslar arası sahada hukuken sona ermiştir. 3 Misak ı Milli büyük ölçüde gerçekleşmiştir. 4 Asırlarca Avrupalıların peşinde koştukları “Şark Meselesi”(Türkleri Anadolu’dan ve Avrupa’dan atmak projesi) iflas etmiştir. 5 Ermeni ve Rum iddiaları ortadan kalkmıştır. 6 Türk dış politikasın esasları belirlenmiştir. … Devamını oku…

Lozan Barış Antlaşması’nın Hükümleri

1. Kapitülasyonlar:Her türlü kapitülasyonlar bütün sonuçlarıyla kaldırılmıştır.(Türk tarafının istediği şekilde halledilen tek konu) 2. Dış Borçlar:İlk dış borcu 1854’te Kırım Savaşı esnasında İngiltere ve Fransa’dan almıştı ve o günden bu güne çokça artmıştı.Dış borçlar, Osmanlı Devletinin parçalanmasıyla ayrılan devletler arasında paylaştırıldı.kendine düşen payı da taksitler halinde ve Frank veya Türk parasıyla ödemeyi kabul etti (1954 … Devamını oku…

Kurtuluş Savaşında Güney Cephesi

Mondros Ateşkes Antlaşmasının 7. maddesi bahane edilerek Mersin,Adana ve Dörtyol Fransızlarca;Urfa ,Antep ve Maraş İngilizlerce işgal edildi.Fransa ile bir antlaşma yaparak 15 eylül 1919’da ,buradaki haklarını Fransa’ya devrederek buradan ayrıldılar.Fransızlar da ,daha önce Osmanlı Devletinin Suriye’ye sürgün ettiği Ermenileri silahlandırarak Türklere karşı saldılar.Bunun üzerine bölge halkı Kuvayı Milliye birlikleri oluşturarak Fransız ve Ermenilere karşı mücadele … Devamını oku…