Meme Kanseri nedir? Belirtileri, Tedavisi

MEME KANSERİ 

Her insan sağlıklı bir şekilde yaşamak ister.  Çünkü sağlıklı olmak demek mutlu olmak demektir. Sevdiklerimize daha çok zaman ayırım kaliteli vakitler geçirebiliriz. Hayatımızda bazı dönemler zorlandığımız ufak hastalıklarla karşılaşsak ta bazen de tedavisi uzun ve zorlu hastalıklardan olan kansere rastlama riski de mevcuttur. Kadınlarda ise en çok rastlanan kanser türlerinden biride meme kanseridir.

Meme Kanseri Nedir?

Meme dokusu içerisinde bulunan süt kanallarında oluşan ve kontrolsüzce çok fazla çoğalan süt yapıcı hücrelerden meydana gelmektedir. Memede süt salgısı salgılayan hücreler tarafından oluşan lobül adı verilen değişimler birleşerek lobları oluştururlar. Bu yapılar birbirine süt kanalları ile bağlanarak çoğalırlar. Meme başına doğru birleşerek kendini belli ederler. Kadınlarda görülen kanser türleri içinde %30 nu oluşturmaktadır.

Meme Kanseri Belirtileri

  • Meme de büyüme ve şekil değişikliği.
  • Ağrısız, sert yapılı olup hareket eden veya sabit duran ele gelen şişlikler.
  • Memede kızarıklık, morluk, yara, içeri doğru çökmesi veya portakal kabuğuna benzer noktasal çukurlar.
  • Meme ucunda renk değişikliği, düzleşmesi, içe çökme veya yön değiştirmesi, yara ve çatlak oluşup kabuklaşması.
  • Meme uçlarında kanlı ya da kansız sıvı gelmesi.
  • Koltuk altında elle fark edilen şişlikler.

Meme Kanseri Faktörleri

  • Kadın olmak en baştaki faktördür.
  • Daha ileriki yaşlarda çıkma riski yüksektir.
  • Bez tenli kadınlarda diğerlerine oranla %20 daha fazla risklidir.
  • Hiç doğum yapmamak veya ilk doğumu otuz yaşından sonra yapmak.
  • Genç yaşta hamile kalan ve çok fazla hamile kalan kadınlar
  • Ailede genetik olarak görülmesi
  • On beş yaşından önce ışın tedavisi görmüş olmak
  • Elli beş yaş ve üstü kadınlarda yayılma gösterir
  • Aşırı alkol ve sigara kullanımları
  • Düzenli spor yapmamak, fiziksel aktiviteden uzak hareketsiz yaşamak
  • Yağ oranı yüksek ve sağlıksız yiyeceklerle beslenmek
  • Aşırı şişmanlık

Meme Kanser Riskini Azaltan Durumlar

  • Egzersiz olarak yapılan fizik tedaviler.
  • Günlük düzenli yürüyüşler
  • Uzun süreli emzirmenin de araştırmacılara göre azalttığı belirtiliyor
  • Araştırmacılara göre doğum kontrol hapı kullanmamak.
  • Çok fazla hamilelik geçirerek genç yaşta hamile kalarak adet döneminin durması.

Meme Kanseri İzlenmesi ve Takip

meme kanseriMeme kanseri tedavisi sonrası izlemenin amaçları içinde; hastaların lokal tekrarını belirlemek, olası ikinci bir kanser gelişip gelişmediğini izlemek, tekrar oluşursa zamanında müdahale etmek için hasta ile teması sürdürebilmek, tedavi komplikasyonlarını belirlemek ve tedavi etmek, hastalığın tekrarı veya tedavisi ile ilişkili olabilen veya olmayan semptomların değerlendirmek, tedaviye uyumu ve psikososyal desteği sağlayarak hastaya yardımcı olmak olarak sıralanabilir.

Meme Kanseri Tekrarlama Zamanı

İlk iki yıl en yüksek oranda, beş yıla kadar tutarlı bir düşüş göstermekte ve sonrası için de çok düşük oranları bulmaktadır. Sonuç olarak tamamen hastalıktan kurtuldu denmez. Her hangi bir zamanda tekrarlayabildiği için tüm yaşamları boyunca izlenmelidir.

Meme kanseri, meme dokusundaki hücrelerden gelişen kanserlerdir.

Meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilir. En sık görülen tipi; meme kanallarından kaynaklanan “duktal” kanser denen kanserlerdir. Süt üreten bezlerden köken alan “lobüler” kanserler de sık görülür. Ayrıca diğer dokulardan kaynaklanan daha nadir medüller, tübüler, müsinöz gibi tipleri de vardır. Meme kanseri oluşumunda genetik değişiklikler çok önemlidir. Genetik yapıda çeşitli faktörlerin ve normal yaşlanmanın etkisiyle ortaya çıkan bozukluklar kansere neden olur. Ancak meme kanserlerinin sadece %7-9’luk bir kısmı ailesel geçişlidir. Özellikle anne tarafında genç yaşta meme kanseri ve erkek meme kanseri görülmesi ailesel bir geçişe işaret edebilir.

Risk Faktörleri

Kadın cinsiyet ve yaşlanma meme kanseri için en önemli risk faktörleridir. Diğer bilinen risk faktörleri aşağıda belirtilmiştir;

İlk doğum yaşı: 30 yaşından sonra ilk doğumunu yapanlarda,

18 yaş öncesinde ilk doğumunu yapanlara göre risk artmaktadır. Daha önceleri doğum sayısı ile kanser gelişimi arasında ters ilişki olduğu öne sürülmüşse de bu ilişki gösterilememiştir. Yine de hamilelik döneminde östrojen hormonunun daha düşük seviyelerde olması bu koruyucu etkinin ortaya çıkmasını sağlıyor olabilir.

İlk adet yaşı: İlk adetini erken yaşlarda görenler, yaşam boyu daha uzun süre östrojen hormonuna maruz kalacaklarından dolayı risk artmaktadır.

Menopoz yaşı: Menopoz bilindiği gibi kadının adetten kesildiği, doğurganlığının sona erdiği dönemdir. İleri yaşta (>55 yaş) menopoza girme meme kanseri riskini arttırmaktadır. Burada da etken uzun süre östrojen hormonuna maruz kalmadır.

Emzirme: En az bir yıl süreyle emzirmenin koruyucu etkisinin olduğunu gösteren verilerin yanı sıra herhangi bir etkisinin olmadığını iddia eden çalışmalar da mevcuttur.

Doğum kontrol hapları: Doğum kontrol haplarının uzun süre kullanımı meme kanseri gelişim riskini arttırmaktadır. Bunun yanı sıra en az beş yıl süreyle bu ilaçların kullanılmasının kalın bağırsak, rahim ve over (yumurtalık) kanseri riskini azalttığı gösterilmiştir. 10 yıldan daha uzun süre kullanımlarda ve özellikle genç yaşta (20 yaş öncesinde) kullanmaya başlamakla meme kanseri, kalp krizi ve inme riski artmaktadır. Burada özellikle belirtilmesi gereken husus doğum kontrol hapıyla birlikte sigara içiminin ciddi sorunlara yol açabileceğidir. İkisi birlikte kalp hastalıkları ve inme riskini belirgin arttırmaktadır.

Menopoz sonrası hormon tedavisi: Bu tür ilaçlar genellikle menopoza bağlı şikayetlerin ortadan kaldırılması veya azaltılması amacıyla kullanılırlar. Bu ilaçlar vücudun üretimini kestiği östrojen ve progesteron hormonlarını içermektedir. Bu ilaçları 5 yıl ve daha uzun süre kullanan menopoz sonrası dönem kadınlarda meme kanseri ve rahim kanseri riski artar.

Boy ve kilo: Uzun boylu kadınlarda meme kanseri riski artmaktadır. Bunun nedeni bilinmemektedir. Benzer şekilde bu kadınlarda kalın bağırsak kanseri riski de yüksek saptanmıştır. Menopoz öncesi dönemde aşırı zayıf kadınlarla, menopozdan sonra idealin üzerinde kilosu olan kadınlarda meme kanseri riski artmaktadır. Menopoz sonrası dönemde aşırı kilolar ve özellikle yağ dokusu fazla miktarda östrojen hormonu (meme kanserine neden olduğu bilinen hormon) yapımına neden olmaktadır.

Beslenme: Menopoz sonrası dönemde yağ oranı yüksek gıdalarla beslenme ile meme kanseri gelişimi arasında ilişki mevcuttur. Aksi olarak sebze ağırlıklı beslenmenin ise koruyucu etkisi vardır.

Alkol: Günde 1 bardaktan (1 bira, 1 bardak şarap, 1 duble sert içecek) daha fazla alkol tüketimi kadınlarda östrojen hormonu düzeylerini arttırdığı için kanser gelişim riskini arttırabilir.

İyi huylu meme hastalıkları: Kist, fibroadenom ve hiperplazi gibi meme hastalıkları iyi huylu tümörlerdir. Biyopsi sonucu habis olmayan oluşumlar tespit edilmesi risk faktörüdür.

Ailede meme kanseri öyküsü olması: Annesinde, anne tarafından akrabalarında, teyzesinde ve ve/veya kız kardeşinde meme kanseri olan kadınlarda meme kanseri gelişmesi riski normal toplumdan daha fazladır.

Korunma:

Bazı risk faktörleri sizin kontrolünüz altındadır. Genel sağlık durumunuzu koruma amaçlı dengeli beslenme, zayıflama veya kilonuzu koruma, sigara içmeme, alkolü sınırlandırma, düzenli egzersiz gibi faaliyetlerde bulunabilirsiniz. Ancak bunlar riskinizi tamamen yok etmez. Bu nedenle meme kanserine yakalanmışsanız bu hiçbir şekilde sizin veya başkasının suçu değildir. Kendinizi suçlu hissetmek veya yanlış olduğunu düşündüğünüz şeyleri veya kişileri suçlamanızın size bir faydası yoktur; tam aksine moralinizi yüksek tutmak tedavinizi de olumlu yönde etkileyecektir.

Bulgular:

Meme Kanserinin Belirtileri: Meme kanserinin en sık rastlanan belirtisi, memede ağrısız, zamanla büyüyen bir kitlenin hissedilmesidir. Ancak, hastaların çok azında ağrı da belirtilere eşlik edebilir. Daha nadir olarak memede çekintiler, deride kalınlaşma, şişlikler, deride tahriş ya da bozulmalar ve meme ucunun hassaslaşması ya da içe dönmesi de dahil olmak üzere meme ucu belirtileri yer almaktadır. Sanıldığının aksine ağrı ve kanlı akıntı ileri evrelerde ortaya çıkmaktadır.

Tanı:

Erken evrede meme kanserleri diğer kanser çeşitlerinde olduğu gibi ileri dönemlere gelene kadar belirgin bir belirti vermeyebilir. Erken teşhiste en önemli faktör, kişinin bu konuda bilinçlendirilmesidir. Bu nedenle, meme kanserinin erken tanısı için önerilen kontrol programlarını uygulamanız çok önemlidir. Meme kanserine erken evrede tanı konması, tedavinin başarıya ulaşma ve hayatta kalma şansını arttırır. Erken tanı için üç temel yöntem uygulanabilir. Bunlar ; evde kendi kendine yapılan meme kontrolleri, doktor tarafından yılda bir yapılan meme muayeneleri ve mamografi (meme röntgen filmi) olarak sayılabilir. Kadınların 20 yaşından sonraki dönemde, her ay memelerini kendi kendilerine muayene etmeleri gereklidir. Menopoz öncesi dönemde adetin başlangıcından sonraki 7-10. günlerde, menopoz sonrası dönemde ise her ayın aynı gününde muayene yapmalısınız. Meme dokusu içerisinde herhangi bir şüpheli kitle ele geldiğinde vakit geçirmeden doktora başvurunuz. 20 yaşından sonra 2 yılda bir, 40 yaşından sonra yılda bir kez doktorda meme muayenesi yaptırınız. Bu şekilde takip edilen kadınlarda kanserin çok erken dönemlerde yakalanabildiği ve meme kanserine bağlı ölümlerde %30 oranında azalma sağlandığı saptanmıştır.

Evreleme

Meme kanseri oluşumu çok hızlı bir süreç değildir. Tümör ortalama 5-7 yılda 1 cm büyüklüğe erişir. Yayılımı öncelikle lenf kanalları yoluyla koltuk altı lenf bezlerine ve daha sonra kan yoluyla karaciğer ve kemik gibi uzak organlara olur. Tümörün yayılımını tespit etmek için evreleme yapılıp, tedaviye karar verilir. TNM sistemi adlı bir evreleme sistemi kullanılır. T tümör çapını, N hastalıklı koltuk altı lenf bezi sayısını, M ise uzak yayılım (metastaz) durumunu belirtir. Buna göre 4 evreden bahsedilebilir. Erken evre hastalık dendiğinde evre I, II ve bazı evre III tümörler anlaşılır. Evre III tümörlerin bir kısmı ve evre IV tümörler ileri evre olarak adlandırılır.

Tedavi:

Meme kanseri tedavisi, alanında uzmanlaşmış bir ekip tarafından yapılmalıdır. Bu ekibin temel üyeleri meme cerrahı, tıbbi onkolog ve radyasyon onkoloğudur. Meme kanserinin temel tedavisi cerrahidir. Tercih edilen cerrahi şekli meme dokusunun tamamen çıkarıldığı mastektomi ameliyatıdır. Ancak, erken evre küçük tümörlerde meme koruyucu cerrahi yapılması da uygundur. Kanserli dokunun memeden, çevresinde bir parça sağlıklı meme dokusu bırakılarak çıkarılmasına lumpektomi adı verilir. Ancak, lumpektomi yapılan memelere daha sonra radyoterapi verilmesi şarttır. Yapılan çalışmalar sonucunda meme koruyucu cerrahi sonuçlarının mastektomi ile benzer olduğu anlaşılmıştır. Bu yaklaşım özellikle batı ülkelerinde mastektomiye tercih edilmektedir. Sevindirici olarak ülkemizde de giderek daha çok uygulanmaktadır. Cerrahi sonrası gerekiyorsa tamamlayıcı olarak kemoterapi veya hormonoterapiler tıbbi onkologlar tarafından yapılır. Bazı durumlarda radyoterapi de uygulanması gerekebilir. Tedavi kararı verirken tümörün büyüklüğü, koltuk altı lenf bezlerine yayılım olup olmaması, tümörün hormon bağımlılık durumu, Her2 (c-erb-B2) adı verilen kanser geninin varlığı gibi faktörler göz önüne alınır. Tümörün büyük olduğu durumlarda tedaviye önce kemoterapi ile başlanıp tümörün küçültülüp cerrahiye uygun hale getirilmesi gerekebilir. Bu tedavilere doktorunuz karar verip sizi yönlendirecektir.

Tarama:

Normalde 20 yaşından sonra meme muayenesi ve yılda bir kez doktorda meme muayenesi yaptırmanız önerilir. Bu nedenle, erken dönemde hastalığın yakalanması için kadınların bilgi sahibi olması gereklidir. 50 yaşından sonra 2 yılda bir mamografi çekilmesi önerilmektedir. Ulusal kanser tarama programı önerilerine göre ülkemizde uygulanan meme kanseri tarama protokolü aşağıda yer almaktadır.

20-40 yaş arası; Ayda bir kendi kendine meme muayenesi, iki yılda bir klinik meme muayenesi

40-69 yaş arası; Ayda bir kendi kendine meme muayenesi, yılda bir klinik meme muayenesi, iki yılda bir mamografi çekilmesi gerekmektedir.

Buradaki metin genel bir bilgilendirme olup, hastalıklar  değişkenlik gösterebileceğinden kişisel değerlendirme için uzmanınızla görüşünüz.

Önemli: Yukarı verilen bilgiler internet ortamından derlenmiştir. Konuyla ilgili daha sağlıklı bilgi ve tedavisi için mutlaka uzman bir hekime başvurmanızı öneriyoruz.

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.