Dünya Kadınlar Günü: Kadınlara Uygulanan Şiddet

 KADINLARA UYGULANAN ŞİDDET

Yapılan araştırmalar göstermiştir ki ; Dünya üzerinde yaşayan her 5 kadından biri erkekler tarafından hayatlarının bir döneminde şiddete maruz kalmaktadır. Bu durum genellikle fiziksel ve cinsel şiddet olarak karşımıza çıkmaktadır.

kadınlara şiddetDünya Sağlık Örgütü  bu konuya direk insan hakları ilişkisi bağlamında son derece büyük önem vermektedir. Bu konu ile ilgili yoğun yayınlar yapmakta, uyarılar yayınlamakta ve çeşitli istatistikleri Dünya kamu oyununun gözü önüne sermektedir. Yapılan araştırmalarda kadına uygulanan şiddet en sık olarak karşımıza, aile içi şiddete maruz kalma şeklinde ortaya çıkmaktadır. Uygulanan şiddet 3 gruba ayrılır;

Fiziksel şiddet

Cinsel şiddet

Psikolojik şiddet

FİZİKSEL ŞİDDET:

Dünyada gelişmekte olan ülkelerde kadınlara uygulanan şiddet ile, gelişen, endüstrileşen ülkelerde kadınlara uygulanan şiddet oranları % 16 ile % 52 arasında değişmektedir. Aşağıda tablo1’de Dünya Sağlık Örgütü’nün değişik ülkelerde yaptığı çalışmalarda bu oranları görebilirsiniz. Fiziksel şiddet:

  • Ellemek
  • Çimdiklemek
  • İtip kalkmak
  • Dürtme gibi eylemler ile başlayarak.

Bu küçük gözüken eylemler daha sonra ise şiddetini artırarak:

  • Tokatlama
  • Yumruklama
  • Isırma
  • Yere atma
  • Fırlatma
  • Ve cinsel tecavüze kadar giden bir süreci oluşturur.

Bu eylem sürecinin tipik özelliği, uygulanan şiddetin sıklığının giderek sıklaşması ve şiddetinin artmasıdır. Bu tür bir şiddete, hayatı tehdit etmese bile izin verilmemelidir.

Bazı vakalarda ise bu şiddet en doruk noktaya ulaşır ki; Boğmaya çalışma, kemik kırmak veya silahla saldırı durumuna dönüşür.

CİNSEL ŞİDDET:

Genellikle fiziksel şiddete, cinsel şiddet de eşlik etmektedir. Çoğu zaman fiziksel şiddet, cinsel şiddetle sonlanır. Bir kadın istemeden cinsel ilişkiye zorlandığı zaman bu tür bir hareket cinsel şiddet olarak tanımlanır. Yine gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ortalama olarak bu oran %10-15 arasında değişmektedir. Bu konunun sosyolojik olarak enteresan bir boyutu vardır. Çünkü bazı ülkelerde evli bir kadının veya beraber yaşamayı seçmiş çiftlerin arasında bu tür bir olay cinsel şiddet olarak kabul edilmemektedir. Buna zıt olarakta kimi ülkelerde ise bu tür bir olayın evlilikte dahi olması suç olarak kabul edilmektedir.

PSİKOLOJİK VEYA ZİHİNSEL ŞİDDET:

Psikolojik veya zihinsel şiddet olarak adlandırılan şiddet biçimi karşımıza sürekli sözlü biçimde kadına kötü davranma olarak:

  • Küfür
  • Taciz
  • Aşırı sahiplenme (Hükmetme duygusu)
  • Kadının arkadaş veya ailesinden ayrı tutulması
  • Fiziksel ve ekonomik kaynaklardan mahrum bırakma (Yoksun bırakma), ve varlığındaki kişisel özelliklerin yıkımına doğru yapılmış olarak çıkmaktadır.

Bu tür şiddet uygulayan kişi, kadının yanında eşyalara veya hayvanlara zarar verebilir. Ve bu tür bir davranış biçimi fiziksel bir şiddete kadar gidebilir.

ÇEŞİTLİ ÜLKELERDE KADINLARA UYGULANAN ŞİDDET ORANLARI:

Hindistan%18-45
İngiltere%25
İsrail%32
İsviçre%20
Kamboçya%16
Kanada%29
Kenya%42
Kolombiya%19
Kore%38
Meksika%30
Mısır%35
Nikaragua%52
Şili%26
Tayland%20
Uganda%41
USA%28
Yeni Zellanda%20

   TABLO1: Dünya Sağlık Örgütü

ŞİDDET AÇISINDAN YÜKSEK RİSKLİ KADINLAR KİMLERDİR?

Yapılan bilimsel çalışmalar ve Dünya Sağlık Örgütü’nün çalışmaları göstermiştir ki, bazı özellikleri taşıyan kadınlar şiddet açısından yüksek riskli gruptadır. Bunlar;

1.)  17-28 yaş arasındaki bayanlar.

2.)  Bekar, partnerinden ayrılmış, boşanmış veya ayrılmayı veya boşanmayı planlayan bayanlar.

3.)  Uyuşturucu madde veya alkol bağımlısı olan bayanlar.

4.)  Uyuşturucu madde veya alkol bağımlısı olan erkeklerin eşleri veya kadın partnerleri.

5.)  Hamile bayanlar.

6.)  Aşırı derecede kıskanç veya sahiplenici (Hükmedici) duygulara sahip olan eşleri veya partnerleri olan bayanlar.

YAPILAN İSTATİSTİKLER NE KADAR DOĞRU?

Kadınlara uygulanan şiddet olaylarının tümünün kayıtlara yansımadığını biliyoruz. Bilimsel çalışmalar anket yöntemi ile yapılmakta, bu anketler sırasında bile doğru cevaplar aile mahrumiyeti veya korku faktörleri etkisinde gerçeği yansıtmamaktadır. Bu sebeple verilen rakamlar ve istatistikler tamamen gerçeği yansıtmamaktadır. Sonuç olarak rakamların istatistiklerde belirtilen rakamlardan daha yüksek olduğu bilim adamlarınca iddia edilmektedir.

KİMLER ŞİDDET UYGULAR:

Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; Şiddet uygulayan kişilerin çocukluk yıllarında şiddet içeren davranışlara maruz kaldıklarıdır. (Kötü davranışlara maruz kalan kişiler, kötüye kullanılan kişiler, şiddete maruz kalmış kişiler, küfür ve hakarete maruz kalan veya bu tür ortamlarda büyüyen kişiler)

Not:

Bu tür bir şiddete maruz kalmak, kişinin hayatının geri kalan kısmında şiddet içeren davranışlarda bulunması için haklı bir mazeret oluşturmaz.

ŞİDDETE MARUZ KALAN KİŞİ NEDEN DAHA FAZLA BUNA KATLANIYOR? NEDEN KÖTÜ UYARANDAN HEMEN UZAKLAŞAMIYOR?

Görünüm itibariyle, çevrenizde şiddet içeren ilişkilerde bulunan birini tanıyorsanız, o kişinin ilişkiye devam etme sebeplerini anlamakta zorlanırsınız. Bilim adamları içinde bu sorunun cevabı karmaşıktır. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; Aile içi şiddet olayları  “şiddet  çemberi”  denilen bir döngü içinde ortaya çıkar. Bu çemberin 3 aşaması vardır bunlar;

  1. aşama:

Evlilik veya beraberliklerde stres yaratan küçük hadiseler meydana geldiğinde, şiddet uygulayan taraf kadını tehdit veya itip kakma yöntemini kullanır. Şiddete maruz kalan kurban, şiddet içeren bu tür küçük davranış biçimlerini engelleyebileceğine inanarak çaba gösterir. Ancak tipik olarak çabaları boşa çıkar.

  1. aşama:

Bu aşamada şiddet ortaya çıkar. Şiddet uygulayan kişi eşini dövebilir, cinsel olarak şiddet uygulayabilir. Bu aşamada uygulanan şiddete göre kadının hayatı tehlikededir.

  1. aşama:

Buna ikinci balayı da denilebilir. Şiddet uygulayan kişi kurbanından özür diler. Bir daha böyle bir davranışı yapmayacağını veya zarar vermeyeceğini söyler. Burada şiddet uygulayan kişi suçluluk duyguları taşır, davranış ve hareketlerini düşünerek kendini kınar. Ve bu durumu gören kurban şiddet uygulayan kişinin özrünü kabul eder ve onu affeder. Ancak sosyal yaşam ve aile yaşamında stres faktörleri yeniden ortaya çıkmaya başladığında çiftler arasımda gerilim artmaya başladığında şiddet uygulama döngüsü tekrar baştan başlayarak devam eder. Yani 1. 2 . ve 3. aşama tekrar tekrar yaşanır.

KADINLARIN ŞİDDET DÖNGÜSÜNE SON VEREMEME SEBEPLERİ:

  • Ekonomik özgürlüğe sahip olamama
  • Kurumsal ve çevresel telkinler
  • Geleneksel düşünce; Bir çok kadın boşanmanın şiddet içeren bir evliliğe alternatif olduğuna inanmıyor. Evliliklerde çocuklar büyük rol oynamaktadır. Bir çok anne çocuğunun babasız büyümesi yerine saldırgan bir babayla olması fikrine inanmaktadır. Evlilikle ilgili başarısızlıklarda kadınlar erkeklere göre daha hassas olduklarından, kendilerini bu ayrılma durumundan sorumlu tutarlar. Ayrıca şiddet uygulama fazında ailesinden ve/veya arkadaşlarından tecrit edilen kadın gidebileceği yer olmadığı fikrini taşıyabilmektedir. Kadınlar yine hassas bir düşünce sistematiği içinde eşlerinden gördükleri şiddet davranışlarına mantıklı sebepler ararlar. (Örneğin; Eşinin işi, ailesi veya içki içmesi ) Bunların şiddete sebep olduğunu düşünerek bu faktörleri suçlayabilmektedirler.
  • Ayrılma veya boşanma sonucu çocukları kaybetme duygusu

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.