Çevre deyince; küresel ısınmadan, iklim değişikliğine, atık suların arıtılmasından katı atıkların bertarafına, hava kirliliğinden görüntü kirliliğine, geri kazanımdan tasarrufa, enerjinin verimli kullanılmasından suyun verimli kullanılmasına, tarım koruma ilaçlarından toprak erozyonuna varıncaya kadar geniş bir saha akla gelmektedir.
Çevre sorunları ise; bırakın mahalledeki komşunun komşuya zarar vermesini, dünyanın bir ucundaki devletin yaptığı tahribatın bedelini, diğer ucundaki devlete ve hatta gelecek kuşaklara ödetecek kadar etkin bir alandır.
Dolayısıyla çevre konusundaki bilinçlenme o kadar arttırılmalı ki; olaylara ve sorunlara kayıtsız kalmakla eş anlamlı hale gelen “herkes kendi işiyle meşgul olsun” kavramı yerine “iyiler gidişatı kendi istikballeri açısından yönlendirsin” kavramı sosyal hayatta işlerlik kazanmalı; kişiler arasında, halk ile devlet arasında ve devletlerarası sosyal baskı ve otokontrol sistemi yaygınlaşmalıdır.
Çünkü toplumda haklı ama güçsüz kitleler ne derece çaresiz ise, kontrol edilebilir caydırıcı bir güce sahip olmayan ülkeler de haksızlıklar karşısında o derece aciz durumda olacaklardır.
Çevreye zarar veren de koruyacak olan da insandır. Dolayısıyla insan-çevre ilişkisi yumurta-tavuk ilişkisine benzer. Bu kısır döngüyü azaltmak yine insan eliyle olacaktır.
Sosyal refah, çevre ve iktisat döngüsü içerisinde, en iyi çevre kalitesinin yakalanması, çevre ekonomisi ile israf arasındaki dengesinin oluşturulması, sosyal gruplar arasındaki hayat standardı farklılıklarının çevreye olan olumsuz etkilerinin azaltılması, eğitimli ve bilinçli insanlar eliyle olacaktır.
Çevre sorunlarının doğada kendi kendine işleyen arıtma, yenileme ve tamir dengesinin bozulmasıyla artış gösterdiği bir gerçektir. Bu denge çoğunlukla insan tarafından bozulduğuna göre, tamire doğadan önce insandan başlamak gerekecektir. Yoksa istem dışı meydana gelen doğal afetlere karşı, hazırlıklı olup uyum sağlamaktan öte yapacak bir şey yoktur.
O halde yaşam kalitemizi bozmadan, alacağımız önlemlerle çevremizi nasıl koruyabilir, insanları yaşadıkları mekanlarda nasıl daha mutlu edebilir, çocuklarımıza nasıl daha iyi bir dünya bırakabiliriz?
Yukarıdaki girişten sonra bu soruya iki temel yaklaşım sergilemek gerekecektir.
Bunlardan öncelikli olanı doğa ile insanı barıştıracak olan eğitimin yaygınlaştırılmasıdır. Bu aynı zamanda koruyucu hekimlik görevi yapacak, hastalıktan önce tedavi imkanı sunacak olan en ekonomik modeldir.
İkincisi ise mevcut hastalıkların tedavisinde uygulanacak olan teknik yöntemlerdir.
Gerek teknik konular, gerekse eğitim konuları biraz da ihtisas işi olduğundan çok detaylara girilmeden, sosyal bir bakış açısıyla yüzeysel çözüm önerileri sunulmalı, detay konular işin uzmanlarına havale edilmelidir.
B – ÇÖZÜM ÖNERİLERİMİZ
Problemler | Kaynaklar | Çözümler |
Hava Kirliliği | Kentleşme, arazi kullanımı, ormansızlaştırma, ulaşım, endüstri | Kamuoyu bilinçlendirme, toplu taşım, emisyon kontrolü |
Su kirliliği ve kontrolü | Kentleşme, iklim değişimi, arazi kullanımı, ormansızlaştırma, ulaşım, endüstri | Kamuoyu bilinçlendirme, tasarruf, havzaların temizlenmesi, havza yönetimi,yeşil dokunun artması |
Toprak Kirliliği | Endüstri, asit yağmurları, atıklar | Atık kontrolü |
İklim değişikliği ve doğal afetler | Olağanüstü iklim koşullarındaki değişimler: Isı dalgaları, fırtınalar | Uyum, kamuoyu bilinçlendirme |
Gürültü kirliliği | Araç kullanımı, kentleşme, duyarsızlık | Kontrollü kentleşme, kamuoyu bilinçlendirme |
Görüntü kirliliği | Çarpık kentleşme, reklam panoları, duyarsızlık | Yeşil dokunun artması, kontrollü kentleşme, kamuoyu bilinçlendirme |
Katı atık kirliliği | Evsel, endüstriyel ve tıbbi atıklar | Atık kontrolü, kamuoyu bilinçlendirme |
Ruhsal ve kültürel kirlilik | Doyumsuzluk, duyarsızlık, bencillik, gösteriş, saygısızlık, görgüsüzlük, vurdum duymazlık, tembellik | Kişisel gelişim, duygu eğitimi, doğru örneklendirme |
Plansızlığın getirdiği sorunlar ön plana çıkmaktadır. Ormansızlaştırma, araç kullanımı, endüstriyel faaliyetler, yanlış arazi kullanımı ve bunlardan kaynaklanan diğer çevre sorunlarının temelinde, plansızlık ve yaşadığı mekanda mutlu edemediğimiz mutsuz insanların köyden şehre göçü yatmaktadır.
Bu kontrolsüz insan hareketleri, geldikleri bölgeye ciddi uyum sorunları çıkarmakta; meydana gelen konut, alışveriş, eğitim, hastane, eğlence ihtiyacı ve bu ihtiyaçların zamanında, doğru ve yeterli oranda karşılanamaması; göçün meydana getirdiği kültürel boşluğun medya tarafından doldurulması, o bölgede çeşitli ruhsal, fiziksel, görsel, sosyal ve ekonomik alt ölçekli diğer sorunlara yol açmaktadır.
tesekkürler:)
süper 100 aldım çok mutluyum sorubak bloka teşekür ederim ya süpersiniz çok mutluyum………
Very very thank youuu xx
çok işime yaradı 😀
aynen
süper olmuş çok işime yaradı 😀
ÇOK UZUNNNN:)
cok guzel bir sıte bayilyoyum ben
cok guzel bir sıte bayilyoyum ben nilufer
çok sagulın…..
ödevim var araştırıyorum
Bende bu siteye bayılıyorum
ben asena köstebekgillerdeki pelin.bu sayfaya bayılıyorum çook işime yarıyor tsekkrler
canerin gerçek adı ne?? o zaman
söylim akılsız bilmez kafa
Yaw he he bnde inandim
çoooookkkk tteeşşşeeeeeekkkküüüüüüürrrrrrllllleeeeeeeeerrrrrrrrr
çok kısa
işime yaradı saol çok uzun dienler özetlesin
bune çok uzun!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!