18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ VE ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ PROGRAMI
Değerli Öğretmenim, Sevgili Arkadaşlar;
Bugün 18 Mart tarihimizin altın sayfalarında yer alan en büyük zaferlerimizden biri olan Çanakkale Zaferi’nin 104. yıldönümü münasebetiyle hazırlamış olduğumuz 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Programına hoş geldiniz.
Şimdi sizleri Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK ve ebediyete intikal eden aziz şehitlerimizin manevi huzurlarında bir dakikalık saygı duruşu ve ardından İstiklal Marş’ımızı okumaya davet ediyorum.
Sunucu:
Semalarda dalgalanıp çırpınan
Canım feda ayyıldızın uğruna
Şehidimin tabutuna örtülen
Bu can feda bayrağımın uğruna
Görkeminden hep iftihar ettiğim
Al rengine al kanımı verdiğim
Bir namus misali saygı duyduğum
Bu can feda ayyıldızın uğruna
- 4/A sınıfından İlayda Rana ÇEÇEN’i Günün Anlam ve Önemini belirten konuşmasını yapması için buraya davet ediyorum.
Sunucu:
Çınlasın kulaklarda Çanakkale Zaferi
Zaferi zaferle tut çalış hiç kalma geri
Hedefin yükseliştir Ey Türk Genci ileri
Bir cennete dönmeli bu vatanın her yeri
- 4/Asınıfından İlhami OYMAK’ı “ÇANAKKALE SAVAŞI” şiirini okuması için buraya davet ediyorum.
Sunucu:
Sessiz sessiz uyurken böyle kabrinizde siz
Bilmem ki borcumuzu ödeyebilir miyiz?
Kâinat güllerini yastık yapsak da yine
Eminim ki az gelir bir vatan şehidine
Göz dikemez yabanın ne haydudu ne kurdu
Dünya yıkılmadıkça çiğnetmeyiz bu yurdu
Boşa gitmiş değildir çektiğiniz zahmetler
Siz müsterih uyuyun aziz ruhlu şehitler.
- 4/A sınıfından Haticenur ÇAYLAN’ı “ÇANAKKALE DESTANI ”nı okuması için buraya davet ediyorum.
Sunucu:
Boşalmış beş kıtanın bütün denizleri
Çanakkale olmuş sanki geçit yeri…
Karadağlı’sı, Fransız’ı, İngiliz’i…
Kendi geldiği yetmiyormuş gibi
Yanında bir de Hintli’si, Zelandalı’sı…
- 4/Asınıfından Muhammed Musa ÇAYLAN’ı “DUR YOLCU” şiirini okuması için buraya davet ediyorum.
Sunucu:
Övün, ey Çanakkale, cihan durdukça övün!
Ömründe göstermedin bin düşmana bir düğün.
Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün,
Başına yüz milletin üşüştüğü yersin!
- 4/A sınıfından Osman KARA’yı “ÇANAKKALE DESTANI” şiirini okuması için buraya davet ediyorum.
Sunucu:
Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı bir yakut olan bu vatan,
Can verme sırrına erenlerindir…
- 4/Asınıfından Zeynep ÖN’ü “KINALI ALİ’NİN HİKAYESİ” ni okuması için buraya davet ediyorum.
Sunucu:
Türk yaşayamaz asla vatansız.
Dizilmiş yatıyor, hepsi kefensiz
Tarihe geçtiniz her biriniz,
Dualarla sizi anmaya geldim.
4/A sınıfından Aleynanur BAKAN ve Yakup SOYSAL’ı “BU VATAN KİMİN” şiirini okuması için buraya davet ediyorum.
Sunucu:
İşte, fırladık siperlerden.
Sırtına yüklenmiş kahraman “Seyit”
276 kiloluk mermiyi.
Koşuyor bataryasına ateşler içinden.
Denizler yanıyor, dağlar yanıyor.
Zafer bizimdir artık, düşman zırhlıları batıyor
4/A sınıfı öğrencilerinin hazırladığı ‘ÇANAKKALE İÇİNDE” türküsünü söylemeleri için buraya davet ediyorum.
4/A sınıfından Havanur KOFALAK’ı “Koca Seyit”in hikâyesini okuması için buraya davet ediyorum.
4/A sınıfı öğrencilerinin hazırladığı ‘İSTİKLAL MARŞI’nı okumaları için buraya davet ediyorum.
Bugün Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!” dediği gündür.
Vatan toprağı için, ay yıldızlı bayrak için; millet için; istiklâlimiz, hürriyetimiz için; bizim için hayatlarının baharında “bir gül bahçesine girer gibi kara toprağa giren” aziz şehitlerimiz, ruhunuz şad, mekânınız cennet olsun! Sizleri saygıyla anıyoruz!
Programımız burada sona ermiştir. Bizi dinlediğiniz için teşekkür ederiz.
KOCA SEYİT’İN HİKÂYESİ
Çanakkale Savaşları’nda Mecidiye bataryasında Atatürk’ün topçu askeri olan Havranlı Seyit Onbaşı’nın tarihe adını yazdıran olay şöyle anlatılır:
“1915 Çanakkale Deniz Savaşı sırasında Rumeli Mecidiye Tabyası’nda ayakta kalabilen tek top vardı, onun da mermi kaldıran vinci bozulmuştu.
Seyit Onbaşı, 276 kiloluk mermiyi tek başına kaldırıp, Niğdeli asker arkadaşıyla birlikte topa sürerek ateşledi, bu kahramanlığıyla İngilizlerin en büyük ve batırılamaz dedikleri ‘Ocean’ savaş gemisine büyük yara aldırdı.
Çanakkale Savaşı’ndan bir gün sonra Seyit Ali Onbaşı’dan top mermisi sırtında fotoğrafı çekilmesi istendi. Seyit Ali Onbaşı ne kadar zorlansa da top mermisini kaldıramadı. Sonra Seyit Ali Onbaşı “Yine savaş çıksın, yine kaldırırım” dedi. Bundan sonra ancak fotoğrafı tahta bir mermiyle çekilebildi.
Savaşın sona ermesi ile 1918’de köyüne dönmüş ve ormandan odun keserek satarak geçinmeye çalışmıştır. Bir zaman sonra köyüne ziyarette bulunan Mustafa Kemal Atatürk’ün Sana maaş bağlayalım.” sözüne :
–Hayır paşam. Biz o an görevimizi yaptık. Maaş için değil, demiştir. Hem bedeni hem de yüreği kocaman Koca Seyit yokluk ile geçen ömründen sonra hamallık yaptığı yıl üşütmeden dolayı zatüre olup 50 yaşında vefat etmiştir. Allah rahmet eylesin.
KINALI ALİ’NİN HİKÂYESİ
Komutanı sormuş Kınalı Ali’me…
“-Evladım! adını ve memleketini söyle…
Cevaplamış bizim Ali “-Adım Ali’dir komutanım, memleketimse,
Tokat’ın kazası Zile…
Sormuş komutanı tekrar “-yavrum saçlarının bu hali ne? neden bu halde…
Demiş ki Ali’m “-bilmem ki komutanım saçlarım neden böyle,
Anam işte kınalayıp böyle gönderdi beni cepheye…
Çok garipsemiş bu durumu komutan ve diğerleri…
Önce alaya alınmış bizim Ali’nin saçlarının kınalı hali…
Sonra düşünmüşler acaba nedir bu saçı kınalamanın hikmeti? …
Yazılmış bir mektup Ali’nin memlekete..
Sormuş Ali “-Ana saçlarımı kınalayıp neden gönderdin beni cepheye”…
Ve eklemiş “-Sakın ha! ana kınalayıp gönderme cepheye kardeşim Ahmet’i de”…
Mektup gönderilirken memleketi Zile’ye…
Bizim Kınalı Ali ‘de güle oynaya gitmişti diğer yiğitlerle cepheye…
Daha doğrusu sevinç çığlıklarıyla ölüme…
Gitmişti ya ölüme, şehit haberi tez gelmişti cepheden geriye…
………………………
Şehit düştükten sonra gelmişti mektubu da eli öpülesi anasından…
Diyordu ki”-yavrum, kınalı kuzum sakın üzülme, üzülür yoksa burada anan…
Töremizdir öğren üç şeydir bizde kına yakılan…
— Yakılır gelinlik kıza, kurban olsun ailesine…
—Kurbanlık koça Allah’a kurban olsun diye…
Birde…
—Askere gidecek yiğitlere…
Olsunlar Vatana Kurban diye…
Kurban ettik, seni vatana oğul!
Söyle ki herkese…
“-Anam, kurbanlık göndermiş beni cepheye”…
ÇANAKKALE SAVAŞI
Gelmeyiniz ey düşmanlar,
Çanakkale geçilemez.
Bekler nice kahramanlar,
Çanakkale geçilemez.
Filo, filoya dayansa,
Yerler bomba ile yansa,
Siperler kana boyansa,
Çanakkale geçilemez.
On sekiz mart zaferini,
Herkes tanır Türk erini,
Ölür de vermez yerini,
Çanakkale geçilemez.
Türk’ün göğsü, Türk’ün kolu
İman ile kuvvet dolu,
Aslan yurdu Gelibolu,
Çanakkale geçilemez.
Akan kanlar dönse sele,
Conkbayır’ı geçmez ele,
Dünya kopup gelse bile,
Çanakkale geçilemez.
Birçok milletin askeri ,
Yenilerek kaçtı geri,
Anladılar Türk’ün yeri,
Çanakkale geçilemez.
Ali Osman ATAK
ÇANAKKALE DESTANI
Yıl 1915
18’indeyiz Martın.
Kendine gel biraz!
Pek tekin değildi Çanakkale’nin suyu,
Geçilmez bu boğaz…
Geçilmez bu boğaz…
Bizi
Ne topun yıldırır,
Ne kurşunun.
Çünkü artık
Başladı cengimiz.
Er meydanında bulunmaz dengimiz…
Sen misin Mustafa Kemal’im ileri diyen?
İşte fırladık siperden.
Sırtına yüklenmiş kahraman
Seyit 276 kiloluk mermiyi,
Koşuyor bataryasına ateşler içinden.
Bu mermi denizlere gömecek Elizabet’i Buvet’i…
Yanıyor bugün Anafartalar yanıyor,
Denizler yanıyor,
Dağlar yanıyor.
Zafer bizimdir artık
Düşman zırhlıları batıyor…
Türk’üm,
Muzaffer olarak doğmuşuz bir kere.
Bir karış toprak uğruna Kimimiz şehit oluruz.
Kimimiz gazi.
Hiç değişmez bu yazı.
Dünyada her yer geçilir belki
Lâkin geçilmez Çanakkale Boğazı..
Fahri ERSAVAŞ
ÇANAKKALE DESTANI ŞİİRİ
Çanakkale Zindandır düşmana
Geldikleri gibi gideceklerdi
Atamız böyle dediğinde
Düşmanlar ona gülmüşlerdi.
Çanakkale Savaşı
Destanımızdır bizim
Bütün dünya öğrendi,
Bu zafer halkımızın.
Gün geldi yine dayandı,
Çanakkale geçilmeyecek,
Değil mi ki “Yurtta Sulh Cihanda sulh”
Barış bizimle bozulmayacak.
Ey gençlik uyuma
Çanakkale Destanını iyi oku
Zafer nedir öğren ki
Düşman girmesin yurduma
Muzaffer Özgen
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı beşer.
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak
Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor.
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.
Mehmet Akif ERSOY
DUR YOLCU
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolu’nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını akıttığı yerdir.
Düşün ki, haşr olan kan, kemik eti
Yaptığı bu tümsek, amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
Necmettin Halil ONAN
———————————–
BU VATAN KİMİN Bu vatan toprağın kara bağrındaSıradağlar gibi duranlarındır,Bir tarih boyunca onun uğrunda Kendini tarihe verenlerindir. Tutuşup kül olan ocaklarından, Şahlanıp köpüren ırmaklarından,Hudutta gaza bayraklarından Alnına ışıklar vuranlarındır. Ardına bakmadan yollara düşen,Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,Huduttan hududa yol bulup koşan,Cepheden cepheyi soranlarındır. İleri atılıp sellercesine Göğsünden vurulup tam ercesine,Bir gül bahçesine girercesine Şu kara toprağa girenlerindir. Tarihin dilinden düşmez bu destan,Nehirler gazidir, dağlar kahraman,Her taşı yakut olan bu vatan Can verme sırrına erenlerindir.Orhan Şaik GÖKYAY
GÜNÜN ANLAM VE ÖNEMİNİ BELİRTEN KONUŞMA
Bugün Çanakkale zaferinin 104. yıldönümünü kutluyoruz.
Çanakkale, bir milletin varoluş mücadelesidir … Çanakkale Zaferi, Birinci Dünya Savaşı’nda askerlerimizin, dünyayı hayrete düşüren kahramanlık destanıdır….
Bir düğüne gider gibi kurşunlara atılan kahraman askerimizin destanıdır. Bu zafer, anaların biricik evlatlarını bağrına basıp; başına kurbanlık koyun gibi kınalar yakıp cepheye gönderdiği bir savaştır.
Irkları, renkleri ve dilleri değişik, çeşitli milletlerden oluşan; orduların milletimizi yok etmek amacıyla karadan, denizden ve havadan üzerimize saldırdığı büyük bir savaştır…
Gencecik fidanlarımızın; Türk’ü,Kürd’ü, Çerkez’i, Laz’ı, Gürcü’sü ile, bayrağını düşürmemek için yan yana şehit düştüğü büyük vatan savunmasıdır.
İnanç, vatan sevgisi, dayanışma, birlik ve beraberlik duygularının, zamanın en güçlü ve donanımlı ordularına karşı koymadaki üstün başarısını gösteren bir mücadeledir Çanakkale…. ‘’Sizlere taarruzu değil ölmeyi emrediyorum,biz ölene kadar yerimize başkaları gelecektir’’ diyebilen büyük komutan Mustafa Kemal’in yazdığı destandır, ÇANAKKALE…Geçilemeyen son kaledir, ÇANAKKALE…
Çanakkale’de hiç şehit vermeyen tek bir ilimiz bile yoktur…Çanakkale işte bu yüzden destandır.
Çanakkale her yönüyle destandır. İnsani değerlerin destanıdır.Mustafa Kemal’in tarih sayfalarından silinmeyecek konuşmasını unutmamak gerekir.
Gelibolu’da savaşta ölen yabancı askerler için söylediği “Şimdi dost bir ülkenin topraklarında yatıyorsunuz. Huzur içinde uyuyunuz ”, dedikten sonra, yabancı şehitlerin annelerine de, “Oğullarını uzak ülkelerden buraya gönderen anneler, siz de gözyaşlarınızı siliniz. Oğullarınız şimdi bizim bağrımızda huzur içinde yatıyor.” Sözleri Mustafa Kemal’in bir kez daha büyük bir lider olduğunu gözler önüne sermiştir.
Bu savaşlar hem Türklerin gücünü ve kahramanlığını dünyaya bir kez daha gösterirken hem de Mustafa Kemal’in de Askeri başarısıyla ve iyi bir önder olarak ön plana çıkmasına olanak sağlamıştır.
Mustafa Kemal Paşa’nın başarısı, ilerde başlayacak Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın kaynağı olmuştur.
Tüm şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Ruhları şad olsun…
ÇANAKKALE İÇİNDE AYNALI ÇARŞI
Çanakkale içinde aynalı çarsı,
Ana ben gidiyom düşmana karsı.
Of gençliğim eyvah.
Çanakkale içinde bir uzun selvi,
Kimimiz nişanlı kimimiz evli.
Of gençliğim eyvah.
Çanakkale içinde bir dolu testi,
Analar babalar mektubu kesti.
Of gençliğim eyvah.