Laiklik, devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil, akla ve bilime dayandırılmasıdır. Kısaca din işleri ile devlet işlerinin ayrı yürütülmesidir.
Laiklik ilkesinde temel hedef, inanç özgürlüğü sağlanmasıdır. Herkes istediği inanca sahip olabilir ve bu inancın gereklerini yapabilir.
Atatürk’e göre dine saygı, inanan kişinin haklar saygının bir sonucudur. Atatürk dine karşı olmadığı gibi, gerçek dindara da karşı değildir. O, dinin çıkarlar için kullanılmasına karşı çıkmıştır. Atatürk, “Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletin devamına imkan yoktur. Din vardır, lazımdır. Temeli sağlam bir dinimiz vardır.” diyerek dinin hayatımızdaki yerini belirtmiştir.
Uyarı: Laiklik ilkesi doğrultusunda,
* Saltanatın kaldırılması
* Halifeliğin kaldırılması
* Tevhid-i Tedrisat (eğitim – öğretimin birleştirilmesi) Kanunu’nun çıkarılması
* Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması
* İbadet yerleri dışında dinsel kıyafet, sembol ve işaretlerle dolaşılmasının yasaklanması
* Medeni Kanun’un kabul edilmesi
* Ekonomi, hukuk, eğitim ve sosyal yaşam gibi her alanda dinden kaynaklanan uygulamalara son verilmesi
* 1928de anayasadan, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dini İslâm’dır.” maddesinin çıkarılması
* 1937’de anayasaya Türk Devleti’nin laik olduğu ifadesinin eklenmesi
gibi inkılaplar ve çalışmalar yapılmıştır.