Kimya ile ilgili ilginç bilgiler (yeni)

?18 Şubat 1979 yılında sahra çölüne kar yağmıştı.

? ABD?de, yaşları 20 ile 29 arasında olan zenci erkeklerin üçte biri ya hapiste ya da gözaltında tutulmaktadır.
? Açık bir gecede, çıplak gözle iki bin ayrı yıldızı görmek mümkündür.
? Albert Einstein dokuz yaşına kadar düzgün konuşamamıştı.
? Amerika?da her saat 40 kişi kanserden hayatini kaybediyor.
? Amerika?da satışa sunulan ilk cd, Bruce springsteen`in “Born in Theusa” albümüdür.
? Amerikan havayolları, uçuşlarda yolculara sunduğu kahvaltılarda her tepsiden bir zeytini kaldırarak 1987 yılında 40 bin dolar kar etmiştir.
? Aslanlar bir günde 50 kez sevişebilirler.
? Atların insanlardan 18 tane fazla kemiği vardır.
? Avustralya?daki tuvaletlerin sifon suları saat yönünde akar.
? Ayı inlerinin girişleri her zaman kuzeye bakar.
? Başkan John F. Kenndy, yirmi dakikada dört gazete okuyabilirdi.
? Baykuş mavi rengi görebilen tek kustur
? Beethoven beste yapmadan önce kafasını soğuk suya sokardı.
? Bir Big Mac hamburgerin ekmeğinde ortalama 178 adet susam bulunuyor.
? Bir cam kırıldığında, ufalanan parçalar saatte üç bin millik bir hızla etrafa saçılır.
? Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
? Bir Erkek Hayatının Ortalama 3350 Saatini Tıraş Olmak İçin Harcar.
? Bir hamamböceği kafası koptuktan sonra açlıktan ölmeden dokuz gün yaşayabiliyor.
? Bir insan yaşamı boyunca iki yüzme havuzunu dolduracak kadar tükürük salgılar.
? Bir karınca kendi ağırlığının elli kati ağırlığı kaldırabilir.
? Bir karıncanın koku alma yeteneği en az bir kopeğinki kadar gelişmiştir.
? Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.
? Bir kromozom bir genden daha büyüktür.
? Bir okyanusun en derin yerinde, demir bir topun dibe çökmesi bir saatten uzun sürer.
? Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe, ayaklarının büyüklüğüne eşittir.
? Birinin yüzünü hatırlamak için beynin sağ tarafı kullanılır.
? Buckingham sarayında 602 oda bulunuyor.
? Bugüne kadar bilinen en ağır böbrek taşı 1.36 kg
? Bugüne kadar kaydedilmiş en büyük dalga, 1971 yılında Japonya?nın İshigaki Adası?nda 85 metre yüksekliğine ulaşmıştır.
? Bugüne kadar ölçülmüş en büyük buz dağı, 200 mil uzunluğunda ve 60 mil genişliğindedir ve Belçika?dan daha büyük bir yüzölçümüne sahiptir.
? Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.
? Central park`ta yüzmek yasalara aykırıdır.
? Çocuklar baharda daha fazla buyuyor.
? Dalmaçyalılar gut olmayan tek köpek cinsidir.
? Değerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur, sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur.
? Döllenmeden sonra çocuğun boyu 5 milyon kat buyur…
? Dünyada her dakika iki tane düşük şiddette deprem olmaktadır.
? Dünyada insan başına düşen karınca sayısı bir milyondur.
? Dünyadaki hayvanların yüzde sekseni altı ayaklıdır.
? Dünyadaki ilk telefon rehberinde sadece elli isim yer almıştı.1878 yılının şubat ayında ? Connecticut New Haven?da yayımlanmıştı.
? Dünyanın bir numaralı domuz üreticisi ve tüketicisi cinliler.
? Dünyanın en büyük şeker ihracatçısı Küba?dır.
? Dünyanın en hızlı büyüyen bitkisi bambu, bir günde 90 cm kadar uzuyor=.
? Eğer Barbie gerçekten yaşasaydı vücut ölçüleri 97?72 82 cm olacaktı.
? Eiffel Kulesi?nin tepesine çıkana kadar 1792 basamak vardır.
? Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edilmiştir.
? En fazla asfaltlı yola sahip ülke Fransa?dır.
? En yakin oldukları noktada, Rusya ve Amerikanın birbirlerine uzaklıkları dört km `den daha azdır.
? Erkekler kadınlara göre on kat daha fazla renk koru oluyorlar.
? Eskimo dilinde kar yağışlarının farklarını tarif etmek için kullanılan yirmiden fazla sözcük vardır.
? Fareler kusamaz.
? Filler zıplayamayan tek memelidir.
? Gecen 3500 yılın, sadece 230 yılı barış içinde yaşanmıştır.
? Global ısınma yüzünden yükselen deniz seviyesi 2050 yılında Shangai ve deniz kıyısındaki diğer cin şehirlerinde büyük sellere neden olacak. Bu sellerde 76 milyon kişi evsiz kalacak.
? Gözleri açık tutarak hapşırmak imkânsızdır.
? Gözlerimiz hiçbir zaman büyümez. Ama burnumuz ve kulaklarımızın büyümesi asla sona ermez.

·  Yapıştırıcılar Nasıl Yapıştırıyor?

Yapıştırıcıların sağladığı yapıştırma olayı aslında kimyasal reaksiyondan başka birşey değildir. Günümüzde imalatçılar yapıştırıcıları sentetik malzemeler kullanarak yaparlar. Yapıştırma olayında benzer yada iki malzemeden iki madde, birde yapışkan gerekir. Burada en önemli görev yapıştırıcıdadır. Yapıştırıcı moleküllerinin diğer iki madde molekülleri ile birleşme eğilimi gösterir bir yapıda olması gerekir.

·  Radyonun Sesi Açılınca Pil Daha Çabuk mu Biter?

Pille çalisan portatif radyolarda sesin yüksekliği pilin ömrünü etkiler. Radyo açık, sesi kapalı durumu ile sesin sonuna kadar açık durumu arasındaki fark pillerin ömürlerinin kısalmasına neden olur. Ses sonuna kadar açıldığında pillerden çekilen akim yüzde 30 artmaktadır. Bu durum, küçüğünden büyüğüne, pille çalışan ve ses yükselticisi olan bütün radyo, teyp, volkmen vb. için aynidir.

·  Matematikte Niçin -2 ile -2 nin Çarpımı +4 Eder?

Haftanın beş günü ise otobüs ile gidip geldiğinizi varsayalım. Her sefer bir milyonluk bir biletle yapılıyor. On milyon tutarında on tane bilet aldınız. Her gün gidiş geliş kullandıkça iki tanesi eksiliyor. Bunun eşitlikteki yeri (-2) dır dır. Siz bu isi beş gün süresince yani 5 kez yaparsanız (-2)x( +5)= 10 olur. Diyelim ki bayram tatilinin iki günü o haftanın Perşembe ve Cuma günlerine geldi ve tatil. Bu kez yapmanız gerekeni yapmıyorsunuz. İki günlük 4 bileti kullanmıyorsunuz. Bu hareket, yapmanız gerekene göre negatif yani ters yönde bir harekettir. Her gün bilet almak yerine iki gün süresince hiç bilet kullanmıyorsunuz. İki kere negatif hareketi “-2″ bilet üzerinde yapınca o hafta elinizde (-2)x( -2) =(+4) . bilet kalıyor.

·  Termos Nasıl Sıcağı Sıcak, Soğuğu Soğuk Tutuyor?

Tek nedeni vardır, vakum. Yani boşluk. Bir termosta iç içe geçmiş iki kap vardır. Dıştaki metal bir kap olup içteki genellikle bir cam sisedir. İkisinin arasındaki hava ise boşaltılmıştır. Tam olmasa da üreticiler tarafından elde edilebilen tama yakin bir boşluk vardır. Vakumlu bir ortamda hava molekülleri de olmadığından isi iletilemez. Cismin ısısı başlangıçta ne ise o halde kalır. İçerden dışarıya, dışardan içeriye ısı geçişi olmaz. Böylece termosa konan sıvı sıcaksa sıcak, soğuksa soğuk kalır.

·  Bir Hafta Niçin 7 Gündür?

Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi olarak kullanıyorlardı. İlk çağlarda bilinen beş gezegen ile güneş ve ayın sayısının 7 olusu bu sayıyı gizemli ve uğurlu kılıyordu. Daha sonra dinlerde, göğün 7 kat olusu ve doğadaki ana renk sayısının 7 olusu, müzik notalarının 7 olusu sayının önemini daha çok belirtti. Daha sonra Fransa takvim yapısını değiştirerek hafta sayısını 10 yaptı ama kabul görmedi. Rusya 5 günlük hafta uygulamasına geçti, o da tutulmadı. Sonunda yine hafta 7 gün olarak kaldı.

·  Niçin Otellerin Kapıları Döner Kapıdır?

Döner kapıların tek amacı enerji tasarrufudur. Büyük binaların içerleri devamlı olarak ısıtılır. Açılan normal kapıdan içeri soğuk hava rahatlıkla girer. Eğer normal kapı kullanılırsa hava değişimi nedeniyle klimalar veya motorlar yeniden çalışacaktır. Özellikle çok kişinin girip çıktığı otel veya benzeri binalarda enerji tasarrufu için döner kapı kullanılır. Döner kanatlar sıcak havanın dışarı çıkmasına, soğuk havanın da içeri girmesini-engeller.

·  Bardaktaki Buzlar Niçin Birbirlerine Yapışırlar?

Buzun erimesi için yalnızca sıcaklık değil basınç da önemlidir. Dağlardaki buzulların kayma nedeni de budur. Basınçla alt tabaka erir ve kayma oluşur. Bir kabin içinde ya da bir bardakta üst üste duran buzların her biri altındakine değdiği noktada bir basınç oluşturur ve bu, noktada çok küçük kısım erir. Buradan hareket eden su çok az yanda iki buz küpçüğünün birleştiği noktada tekrar donar. İki buz parçası kaynak yapılmışçasına birbirlerine yapışır ve orada bir daha erime olmaz.

·  Kumaşlar Yıkandıktan Sonra Niçin Çeker?

Aslında kumaş ıslanınca lifler şiştiğinden kumasın az biraz uzaması gerekmektedir. Ama-bükümlerin açılarındaki deformasyonun yarattığı çekme kuvveti daha fazla olduğundan sonuçta kumaş boydan kısalır. kumaş yıkandıktan sonra kurutulduğunda şişmiş lifler eski durumlarına gelirler. Ama kumaş ilk ölçülerine dönemez. Su, yüksek isi, çalkalama, sabun hepsi kumasın çekmesini kolaylastirir. Kumaş birkaç kez yıkandıktan sonra ölçüleri belli bir dengeye ulaşır ve ondan sonra yıkandığında çekmez.

·  Çinlilerin Gözleri Neden Çekiktir?

Yalnız Çinlilerin değil Orta ve Güneydoğu Asyada yasayanların, Japonların hatta Eskimoların da gözleri çekiktir. Aslında göz yapısı bütün dünyada aynidir. Farkı yaratan göz kapaklarıdır. Çekik gözlü diye nitelendirilen ırklarda gözün üzerindeki göz kapağının ikinci kıvrımı, gözün üstüne daha çok inmiştir. Bazı teorilere göre bu kıvrım insanların gözlerini yoğun kar tabakasının, göz kamaştıran ışığından korumak için bir çeşit kar gözlüğü gibi gelişmiştir. Çinde ve öteki bölgelerde her ne kadar yoğun kar yağmıyorsa da onların atalarının buzul çağında kuzeyde yasadıkları daha sonra güneye indikleri kanıtlanmıştır. Yalnız gözleri değil, burunları da rüzgâra karsı korunmak için küçülmüş, burun delikleri soğuğu engellemek için daralmıştır. Ciltleri de koruma amaçlı olarak yağlıdır. Göz kapakları da yağlıdır. Gözü ve iç tabakalarını kara ve buza karşı korur. Yani çekik gözlü değil, düşük göz kapaklı, demek daha doğrudur.

·  Ateş Böceği Nasıl Işık Saçıyor?

Yaz gecelerinin karanlığında otların arasında veya havada uçarken parıldayan, yanıp sönerek sarı-yeşil bir ışık veren bir böceği görmüşsünüzdür. Yanına yaklaşıldığında ışığını söndüren, gece karanlığında izini kaybettiren bu böceğin ismi ateş böceğidir.
Aslında bu böceğin verdiği ışığın ateşle de sıcaklıkla da bir ilgisi yoktur. Bunun bilimsel adı “soğuk ışık”tır ki günümüz teknolojisi bu ışığı henüz yapay olarak üretmeyi başaramamıştır. Bilim insanları dünyada milyonlarca yıldır mevcut olan bu tabiat teknolojisinin önce çalışma mekanizmasını çözmek sonra da taklit ederek insanlık hizmetine sunabilmek için çalışmalarına hız vermişlerdir.
Kısa bir zaman öncesine kadar sürtünme veya ısı olmadan ışık elde etmenin imkansız olduğuna inanılıyordu. Nasıl ki normal bir ampul kendisine verilen enerjinin yüzde 4”ünü, florasan ampul ise yüzde 10”unu ışığa dönüştürebiliyor, geri kalanını ısı olarak yayıyorsa, ateş böceğinde de benzer bir durum olduğunu sanan bilim insanları, böceğin bu iş için kullandığı enerjinin tamamını ışığa dönüştürebildiğini tespit edince hayrete düştüler. Gelelim ateşböceğinin ışık üretme mekanizmasına… Aslında ateş böceklerinin ışık verme reaksiyonları o kadar hızlıdır ki bu fonksiyonun kademelerini incelemek hemen hemen imkânsızdır. Yani ışık üretim mekanizması hakkındaki bilgiler hala teoride kalmaktadırlar. Kesin olarak bilinen bunun moleküler seviyede kimyasal bir işlem olduğu, bazı moleküllerin ayrışarak daha yüksek enerjili hale geçebildikleri ve bu fazla enerjiyi ışığa dönüştürebildikleridir.
Ateş böceğinin karın bölgesindeki ışık organında bulunan guddelerden, ışık elde elmede rol alan iki ana kimyasal madde üretilmekledir. Bunlardan birincisinin kimyasal yapısı aydınlatılmış ve yapay olarak elde edilmiştir. İkincisinin ise yapısındaki gizem çözülmesine rağmen sentetik olarak üretilmesi hala mümkün olamamıştır. Ateş böceklerinde üretilen iki kimyasalın birleşiminin de ışık vermeye tam olarak yetmediği, böceğin ışık bölgesine yakın solunum organının ışık verme anında burayı oksijenle beslemesi gerektiği tespit edilmiştir. Bilinmeyen bir başka ayrımı ise bu ışığı hangi şalterin açıp kapadığıdır.
Bu gizemli böceklerin 2 bin çeşidi olup erkekleri uçabilirken dişileri kanatsızdırlar. Erkekler dişileri aramak için geceleri uçarlar ve ışıklarını birbirleri ile iletişim kurmak için kullanırlar. En iyi ışık verimini gelişmiş dişiler verir. Ateş böcekleri geceleri 3 saat süreyle ışık verebilirler.
Genellikle ısırarak zehirledikleri salyangozları yedikleri için kireçli toprakların olduğu nemli bölgelerde daha çok görünürler. Parlamayı sağlayan kimyasal maddeler sayesinde, kazara onu yiyen bir düşmanı kusmak zorunda kalır ve bir daha başka ateş böceği yemeye teşebbüs etmez.

·  Doğum Gününde Pasta Kesme Adeti Nereden Geliyor?

Düğünlerde pasta kesmek adetinin, yeni evlilere bereket, doğurganlık ve mutluluk dileklerinin iletilmesinin zaman içinde gelişmiş bir şekli olduğundan bahsetmiştik. Doğum günlerinde pasta kesmek adetinin ise tarihi kökeni ve amacı değişiktir. Zaten tek kat olan şekli ve üzerindeki mumlar nedeniyle pasta görünüş olarak da düğün pastasından farklıdır. Pasta sözcüğünü hep günümüzdeki anlamı ile kullanıyoruz. Aslında tarihi gelişimi içinde kek demek daha doğru olur. Doğum günü pastasının bilinen tarihi Helen uygarlıklarına kadar uzanır. Bir kutlama amacı ile ortaya çıkması ise Ortaçağda Almanyada olmuştur. 13. yüzyılda Almanyada çocuklara gösterilen ilgi belki bugünkünden bile fazlaydı. Doğum günleri bir festival şeklinde kutlanıyordu. Doğum günü kutlaması sabaha karşı, şafakta, gün ağarırken başlıyordu. Üstü yanar mumlarla süslenmiş pasta kek eve getirildiğinde çocuk uyandırılıyor, pastanın üstündeki mumların ise yemek vakti gelene kadar devamlı değiştirilerek sürekli yanar halde kalmaları sağlanıyordu. Yemeğin başında çocuk mumları üfleyerek söndürüyor ve şölen başlıyordu. Pastanın üzerindeki mumların sayısı çocuğun yaşından bir fazla oluyordu. Bu bir fazla mum, bir gün sönecek hayatın ışığını simgeliyordu. Ayrıca çocuğa bir çok hediyeler getiriliyor, o gün istediği, sevdiği yiyecekler hazırlanıyordu. Yani o zamanlarda doğum günü kutlamaları çocuklara yönelikti. Günümüzde her yaştan insanın kutladığı doğum günü ve kesilen pasta işte o zamanların bir adetinin devamıdır. Doğum günü pastasının üstündeki mumları bir üfleyişte söndürmek, bu arada bir dilek tutmak, eğer dilek gerçekleşirse bunu kimseye söylememek adetleri de o günlerden kalmadır

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.