Hepimiz hayatımızda en az bir defa gökkuşağı görmüşüzdür. Bilirsinz yağmur yağdıktan sonra güneş parıldar ve hemen ardında bir renk cümbüşü ortaya çıkar. Gökyüzünde harika bir renk çemberi. Güneşten gelen ışığın atmosferdeki su damlacıkları tarafından parçalanmasıyla oluşuyor. Güneşin ışığı “beyaz” dır, ancak su damlacıkları onu her zaman sırayla yedi farklı renge dönüştürür.
Gökkuşağını kim keşfetti?
Yunan filozofu Aristoteles ilk önce MÖ 350’de gökkuşağı ve renkleri hakkında bize bilgiler verdi. Fikirleri, MS 65 yılındaki Naturales Quaestiones Kitabında Roma filozofu Seneca the Younger tarafından genişletildi ve yayınlandı. Senaca şaşırtıcı bir şekilde akıl yürütmede zamanının ilerisindeydi, hatta Newton yüzyıllar sonra prizma etkisinin keşfini bile öngörüyordu.
Newton, gökkuşağının yedi renkten oluştuğunu söyleyen kişidir. Ancak gökkuşağı , birçoğu insan gözü için görünmez olan bir milyondan fazla renkten oluşur.
Bir gökkuşağı göründüğünde gördüğünüz renkler, ışığın çeşitli bireysel dalga boylarına ayrılmasının sonucudur. Bu bize daha kısa mavi ve mor dalga boylarından daha uzun kırmızı dalga boylarına kadar uzanan bir renk yelpazesi verir.
Gökkuşağının Renkleri
Gökkuşağında yedi renk olduğu fikri günümüze kadar sürüyor. Bir bakışta, bunun doğru olduğunu düşünebilirsiniz, ancak bir gökkuşağının daha yakından incelenmesi sonucunda çok daha fazla renge sahip olduğu orta çıkmıştır.
- Turuncu
- Sarı
- Yeşil
- Mavi
- Lacivert
- Mor
NELER ÖĞRENDİK?