2017-2018 8.sınıf türkçe 1.dönem 1.yazılı soruları

2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ESENTEPE ORTAOKULU 1.DÖNEM 1.YAZILI (8-A SINIFI)

‟Parlak” sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde mecaz anlamıyla kullanılmıştır?
A) Dallardaki su damlaları parlak bir boncuk gibi görü­nüyordu.
B) Kutup Yıldızı, diğer yıldızlardan daha parlaktı.
C) Çanakkale Savaşı’nı milletçe parlak bir zaferle kazandık.
D) Ufuktaki ışık, fark edilebilecek kadar parlaktı.

Ey oğul! Vazifen çetin, yükün ağırdır. Vazifenin en ağı­rına talip olmaktan kaçınmayasın. Ey oğul! Ananı, atanı say; bereket büyüklerle beraberdir. Her şeyin ortası makbuldür, sevginin de. Sevdiğini gereğinden fazla sev­meyesin. Sevgini de sadece yüreğinin eline vermeyesin. Çünkü en çetin imtihan, sevgiyle olandır.

Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kalbinde gizlediklerini açıklamamak
B) Duygularla hareket etmemek
C) Yüreğinden geçenleri söylememek
D) İnsanların kalbini kırmamak

Anadolu insanının hayatında atasözlerinin önemli bir yeri vardır. Halkın oluşturduğu, binlerce yıldan beri be­nimseyerek öz söz, özdeyiş hâline getirdiği atasözleri aklın ve mantığın sesidir. Her atasözü bir dünya görü­şüne, yüzyılların oluşturduğu bir hayat tecrübesine da­yanır. ‟Atalarımız şöyle demiş:” diye söze başlayan bir kişi, anlattığı konuyla ilgili atasözlerini sıralayıverdi mi akan sular durur. Söz gelimi ayrılanların bir gün bir ara­ya gelebileceklerini anlatan ‟—-” atasözündeki teselli, insanoğluna umut ve umuttan doğan bir mutluluk verir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki atasözle­rinden hangisi getirilmelidir?
A) Umut fakirin ekmeğidir.
B) Yaprağa yapış, atlas olsun; toprağa yapış, altın ol­sun.
C) Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur.
D) Ağaç düşse de yakınına yaslanır.

Yarınlar, rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir.

Aşağıdakilerden hangisi anlamca bu cümleye en yakındır?
A) Gelecek, umut sahibi olanlar için vaatlerle doludur.
B) İnsanın geçmişi, hiçbir zaman geleceğinin teminatı olamaz.
C) İnsanlar sadece gelecekte rahat etmek için çalışır­lar.
D) Gününü gün etmeye çalışan insanlar için güzel bir gelecek düşünülemez.

(1) Mimarlık tarihinde bir deha olarak bilinen Antonio Gaudi’nin tasarladığı en ilginç yapı olan La Pedrera, büyük bir kaya parçasının içine oyulmuş gibidir. (2) Bu yapı, bir heykeli andıran olağanüstü güzelliğiyle mimarlık tarihinin en önemli yapılarından biridir. (3) La Pedrera’nın duvarlarının birleşim yerlerinde ince demir­le kaplı taş yığınları yer alıyor. (4) Bu yapının, verimli­liği ve bolluğu simgeleyen çatısıyla ormanda gizlenen askerleri andıran bacaları çok etkileyicidir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi
ka­nıtlanabilirlik açısından diğerlerinden farklıdır?

A) 1. B) 2.  C) 3.     D) 4.

Kitabın çift kanatlı bir kapıdan farkı yoktur, kapıyı açıp içeri girdiğinizde bambaşka duygular yaşarsınız.

Bu cümlede aşağıdaki söz sanatlarından hangisi kullanılmıştır?
A) Kişileştirme B) Abartma C) Benzetme D) Konuşturma

Savaş alanında bizi en çok zorlayan durumlardan birisi de açlıktı. Yokluk zamanında, daha fazla enerjiye ihti­yaç duyan on binlerce askerin doyurulması neredeyse imkânsızdı. Öğlen bir şeyler yesek akşam aç yatardık, akşam bir şeyler yesek ertesi gün aç kalırdık. Bu top­raklarda bağımsız yaşayabilmek için çok ağır sınavlar­dan geçtik.

Bu parça aşağıdaki metin türlerinin hangisinden alınmıştır?
A) Deneme B) Günlük C) Gezi yazısı    D) Anı

Aşağıdakilerden hangisi farklı bir kişi ağzıyla anla­tılmıştır?
A) Irmağın kenarındaki kavak ağaçlarının altında uzun süre oturan Kaymakam, arkadaşlarını ihmal ettiğini düşünerek belli bir süre sonra onların yanına döndü. Oraya varır varmaz kendini sıkı bir muhabbetin için­de buldu.
B) Ankara Kalesi’ni ilk gördüğümde sanırım 1916 yı­lıydı. Kale, geçmiş asırların içinden günümüze fır­lamış; elbisesini, kılıcını kuşanmış bir savaşçı hissi uyandırmıştı bende.
C) Kazdıkça yeni bir tarihî eser keşfediyorduk Zeugma’da. Fırat kıyısındaki bu antik şehir, bize o kadar çok eser sunuyordu ki bu bolluk karşısında şaşırıyorduk.
D) Annemin ‟Bak bakalım şu garip ses nereden ge­liyor?” demesi üzerine feneri alıp bahçeye çıktım. Etrafa bakındım ama hiçbir şey göremedim. Tam eve girecekken ağaçta bir hareketlilik sezdim.

Bugün zengin bir öykü ortamı içinde yaşıyoruz. Öykünün yükselen yıldızı, günümüz öyküsünün ve öykücülerinin konuşulduğu etkinliklerin çoğalmasına neden oluyor. Bu etkinliklerde, özellikle dönemin genç öykücüleri eleştirilip tartışılıyor. Onların içe dönük, bir­birine benzer bunalım metinleri ürettikleri; yaşadıkları ülkenin, toplumun tarihî, coğrafi, insani çeşitliliğine ve zenginliğine yani kültürüne arkalarını döndükleri; dört duvarla sınırlı, insansız öyküler yazdıkları söyleniyor.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi genç öy­kücülerin eleştirilme nedenlerinden biri değildir?
A) Karamsarlık içeren öyküler yazmaları
B) Öykülerinde ülkenin kültürünü yansıtmamaları
C) Özgün öyküler oluşturmamaları
D) Öykülerinde, yaşanmış olayları anlatmaları

Aşağıdaki cümlelerden hangisi sadece özne ve yüklemden oluşmuştur?
A) Açık yürekli düşman, içten pazarlıklı dosttan iyidir.
B) Ne söyleyeceğini düşünerek konuşan kimse, insan­ların en akıllısıdır.
C) Kuş, başka bir kuşu tuzağa düşmüş görünce yemle­re yaklaşmaz.
D) Kusuru kendisine söylenmeyen adam, kendisini mükemmel zanneder.

(1) Bursalılar, varlığından haberdar oldukları ama ülkelerin- de yetişmeyen çay bitkisinin kendi şehirlerinde yetiştirilece- ğini duyunca çok mutlu olmuşlar. (2) Bir Osmanlı paşası, 1888’de Çin’den getirttiği çay fidanlarının Bursa’da dikil- mesini istemiş. (3) Çayların solduğunu duyan paşa ve bu işten haberi olan insanlar hayal kırıklığına uğramış ama bilimsel bir araştırma, bu hayal kırıklığını yok etmiş.

(4) Ama bu mutluluk çok fazla sürmemiş çünkü çay fidanları Bursa’ da gelişmemiş, dikildikten kısa bir süre sonra solmuş. (5) 1917’de Batum ve çevresinde yapılan bu araştırma sonucunda Batum’la benzer doğa koşullarına sahip olan Doğu Karadeniz’de çay bitkisinin yetiştirilebileceği kanıtlanmış.

Numaralanmış cümleler olayların oluş sırasına göre nasıl sıralanmalıdır?
A) 1 – 4 – 5 – 3 – 2 B) 1 – 5 – 2 – 4 – 3
C) 2 – 1 – 4 – 3 – 5 D) 2 – 3 – 5 – 1 – 4

Balıkçılların bir türü olan balabanların vücutları kahve­rengi ve siyah olur. Kırçıllı desenleri vardır. En belirgin özelliklerinden biri, boyunlarının ön tarafındaki siyah çizgilerdir. Kanatları çok uzundur. Öyle ki kanatları açıkken iki kanat arasındaki uzunluk bir metreyi geçer. Bu kuşlar çok yavaş uçar. Yetişkinlerinin ağırlığı iki ki­logram kadar olabilir. Balabanlar sulak alanlardaki saz­lıklarda yaşar. Bu nedenle onları görmek zordur.

Aşağıdakilerden hangisi bu yazının özelliklerinden biridir?
A) Karşılıklı konuşma havası içinde yazılması
B) Bilgilendirici ve öğretici olması
C) Devrik cümlelere yer verilmesi
D) Öznel yargılar içermesi

Aşağıdakilerin hangisinde yazım yanlışı var­dır?
A) Mantık, insanı gerçeklere ulaştırmaz; bir takım ya­nılgılardan korur.
B) Kültür, her şeyi okuyup unuttuktan sonra aklınızda kalanlardır.
C) Korkaklar, hiçbir zaman zafer abideleri dikememişlerdir.
D) Tebessüm, sabır ve susmak birçok belayı önler.

Uzun zaman işsiz güçsüz dolaştıktan sonra bir gün köprü üstünde giderken ne iş yapabileceğimi düşünmüştüm. O sırada biri koluma yapışmıştı. Okul arkadaşımdı. Tanımıştım; ama adını anımsayamamıştım… Birlikte yürümeye başladık. Eski günleri andık.
14.Yukarıdaki parçada hangi anlatım biçimi kullanılmıştır?

A) Açıklama B) Betimleme C) Öyküleme  D) Tartışma

Bu apartman katlarından alın kurtarın beni

Tavanlar basık basık, odalar yarım yarım

Ey çocukluk günlerimi süsleyen sofalarım

Avlularım nerdesiniz?

Dörtlüğün ana duygusu aşağıdakilerin hangisidir?
A) Yalnızlık B) Özlem C) Çaresizlik   D) Karamsarlık

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde fiilimsi kullanıl­mamıştır?
A) Geleceği hakkında çok keskin kararlar aldı.
B) Sınıfa girişiyle birlikte bütün gözler ona çevrildi.
C) Yazılarımla ilgili anlaşılmaz ifadeler kullanmış.
D) Küçük kuş çırpındıkça daha da batıyordu çamura.
Bugünlerde sıkça sorulan ‟Nerede o mis gibi kokan gü­zelim domatesler, lezzetli elmalar?” sorusunun gerisin­de ‟Bir zamanlar içinde var olduğumuz doğa nerede?” kaygısı olmalı. Binlerce yıldır doğadaki döngülerin bir ürünü olarak ortaya çıkan gıdalar, şimdilerde doğaya yapılan müdahalelerle insan kontrolünde üretilen bir ticari mala dönüşüyor. Gıdanın mal hâline dönüşmesiy­le de üretici için öncelik, yetiştirdiği ürünün besleyiciliği değil; çokluğu, raf ömrünün uzunluğu ve albenisi olu­yor.

Bu parçaya göre günümüzde tarım üreticisinin gıda konusundaki önceliğinin değişme nedeni aşağıda­kilerden hangisidir?
A) Toprakların insan müdahalesiyle verimsizleşmesi
B) İnsanın doğaya karşı ilgisiz olması
C) Gıdanın ticari bir ürün hâline gelmesi
D) İnsanların gıdanın kalitesine değil, dış görünüşüne önem vermesi

—- Ben bunu doğru bulmam. Benim için yazarlığın sırrı, nereden geleceği hiç belli olmayan ilhamda değil, inat ve sabırdadır. ‟Benim Adım Kırmızı” adlı romanım­da, aynı atı yıllarca büyük bir tutkuyla çize çize ezber­leyen İranlı eski nakkaşlardan söz ederken yazarlık mesleğinin sabır gerektirdiğini vurgulamaya çalıştım. Aslında bunu yaparken kendi hayatımdan da söz etmiş oldum.

Bu metinde boş bırakılan yere anlam akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Yazarların çok çalışkan olduğunu söylerler.
B) Kelimelerin kâğıda art arda dökülebilmesi için ilha­mın yazarın kapısına gelmesi gerekir, diyenler var.
C) Kendi hayatını başkalarının hikâyesiymiş gibi anla­tabilmesi, yazarın bir özelliğidir.
D) Bazıları sanatçı olmak için ilhamın hiç de gerekli olmadığını söyler.

Keçe, hayvansal liflerin ısı, nem, sabun ve basınç yar­dımıyla birbirlerine yapıştırılması sonucunda oluşan dokudur. En eski Türk el sanatlarından biri olan keçeci­lik, Anadolu’ya 11. yüzyılda, Orta Asya’dan batıya göç eden Türkler tarafından getirilmiş ve günümüze kadar ulaşmıştır. Eski Türklerin günlük yaşamında önemli bir yeri olan keçe, ‟kiz, kidiz, kiyiz” gibi isimler almıştır. Günümüzde seccade, çorap, patik, çadır, yastık gibi eşyaların yapımında kullanılan keçe; koyun, tavşan, deve yünlerinden elde edilmektedir.

Bu parçada ‟keçe” ile ilgili aşağıdakilerden hangisi­ne değinilmemiştir?
A) Keçecilik sanatının ne zaman ortaya çıktığına
B) Geçmişten bugüne farklı isimlerle anıldığına
C) Hayvanlardan elde edildiğine
D) Nasıl yapıldığına

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde farklı türde bir fii­limsi kullanılmıştır?
A) Elektrikler gitmeden gerekli kontrolleri yapmalısınız.
B) Köye gelen postacı, elindeki mektupları muhtara bıraktı.
C) Buralar, oksijen bolluğundan dolayı yaşanası yer­lerdi.
D) Yapılmış tüm resimlerde memleketin izleri vardı.

www.sorubak.com

DOKÜMANI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.