Her şey sıradanlaşmıştı yaşadığı yıllar içinde. Geçip giden günler perhiz yemeği tadı bırakıyordu belleğinde. Yaşayıp gidiyoruz öylesine, kuru bir ağaç gibi diye düşündü, hayıflandı kendi kendine. İnsanı ürperten dokunaklı, yanık bir türkü dinlemiş gibi içleniyordu soluklanırken. Gereksinim duymadığı hâlde yanından hiç ayırmadığı bastonunu önüne alarak iki eliyle kavradı. Bedeninin ağırlığını bastonuna verdi, hafifçe abanarak; ilerleyen yaşının ağırlığını hissetti. Bastonuna abanmış hâliyle sokağın ortasında duruşunu gören biri onu yol yorgunu sanabilirdi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?