Ahmet Cemil şimdi kendisini unutmuş, yalnız göğsünü şişiren dimağında darabat-ı gayr-ı muntaka ile duran bir fikr-i sabitle müteharrik sanidaran-ı deha şeklinde kimseye bakmayarak, hatta söylediklerine vakıf olmayarak devam ediyor, bütün etrafında bulunanlar, güya bu genç natuktan nefes-i mıknasiyet ile bir noktayı fevkattabiyeye müncenap olmuş bir hâlde, hareket etmeyerek gözleri dolarak nefeslerini zapt etmek isteyerek bir vaizin karşısında mebhut-ı teesür duranlar gibi dinliyorlardı.
Bu parça ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?