Yüz binlerce genç için kader anı geldi çattı. Temmuz ayı tercih ayı ve 2012 tercih takviminin ana hatları nihayet belli oldu. Yani artık, geleceğiniz için karar verme zamanı.
Hayatta en önemli iki karardan birinin eş, diğerinin de iş seçimi olduğu söylenir. Hatta iş seçiminin, daha önemli olduğunu iddia edenler de var.
Çünkü yanlış bir meslek seçimi, geleceğinizi olduğu kadar, eş seçimini de direk etkiliyormuş...
Tercih takvimi?
2012-ÖSYS tercih işlemleri, muhtemelen 25 Temmuzda başlayacak ve 5 Ağustos pazar akşamı saat 17.00de sona erecek.
Merakla beklenen 2012-ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu ise yine muhtemelen 20 Temmuzda ÖSYMnin http://www.osym.gov.tr internet adresinde yayımlanacak.
Adaylar, isterlerse kılavuza ÖSYMnin internet adresinden erişebilecekler veya başvuru merkezlerine gönderilmiş olan basılı kılavuzu yerinde inceleyebilecekler.
Adaylara, ayrıca kılavuz satışı yapılmayacak. Yani tercih listeleri sanal ortamda düzenlenecek.
LYS sonuçları?
Peki LYS sonuçları ne zaman açıklanacak? Öngörülen tarih, 20 ya da 21 Temmuz. Daha da öne çekilebilir.
Sonuçlar, daha önce olduğu gibi yine internet üzerinden açıklanacak.
Adaylar tercihlerini isterlerse bir başvuru merkezi aracılığıyla, isterlerse internetten kendileri bireysel olarak yapabilecekler.Başvurularını internetten yapmak istemeyen adaylar, istedikleri bir başvuru merkezine gidip, görevlilerin yardımıyla tercihlerini yapabilecekler.
Peki hangisi daha garantili?
Eğer internete hakimseniz, evde kendiniz yapabilirsiniz. Ama eğer, ben bu işin içinden çıkamam diyorsanız, hemen her kentte bulunan ÖSYM başvuru merkezlerinden birine, daha önce hazırladığınız liste ile gitmeniz, en doğru olanı.
Bu noktada kafa karışıklığı olmamalı.
Başvuru merkezlerindeki görevliler, tercihler konusunda rehberlik servisi vermiyor. Sadece ve sadece listelerin elektronik ortama taşınmasına yardımcı oluyorlar. Bu yüzden tercih listelerinizi şimdiden hazırlamanızda, en azından meslek ve üniversite konusuna şimdiden karar vermenizde yarar var...
Doğru meslek hangisi?
Tercihleri, yani üniversite ve fakülte seçimini, 20 Temmuz sonrasına bırakırsanız, maceraya hazır olun. Çünkü o tarihten sonra kronometre işleyecek ve yanlış yapma olasılığınız maksimum düzeye çıkacak.
Yapılan araştırmalar, tercih sıralamasının genelde son üç güne bırakıldığı ve tercih kurbanı durumuna düşenlerin çoğunun da yine bu son üç gün içerisinde tercih sıralaması yapanlardan oluştuğu yönünde.
Yani, siz siz olun, tercih sıralamanızı son üç güne bırakmayın. Şimdiden karar verin.
Örneğin hangi üniversite ya da üniversiteler? Bu üniversiteleri isimlendirdiniz mi? Gidip gördünüz mü? Yeterince araştırdınız mı? Burs, yurt, yemek, çift ana dal, öğretim kadrosu ve en önemlisi de mezunlar konusunu enine boyuna sorguladınız mı? Eğer bütün bunları hâlâ yapmadıysanız, ne olur hemen yapın. Yoksa geleceğinize, el yordamıyla karar vermiş olursunuz ki, bu da kendinize atacağınız en büyük kazık olur.
En popüler üniversiteler bile öğrencilerde hayal kırıklığı yaratıyor. İlle de şu olsun diye tüm tercihlerini o üniversiteye yönelik olarak kullanıp, sonra da derin pişmanlıklar yaşayan gençlerin haddi hesabı yok!
Meslek mi üniversite mi?
Öğrencilik, üç, beş yıl içinde gelip geçiyor ama meslek öyle mi? Bir ömür boyu sizinle kalıyor. Bu yüzden, önce üniversite mi yoksa meslek mi sorusunun cevabı kesinlikle meslek olmalıdır.
Eğer istediğiniz meslek, bulunduğunuz ilden başka bir yerde ise hiç çekinmeden gidin ve ille de şu üniversite olsun diye sakın ola hayalini kurduğunuz meslekten vazgeçmeyin...
Hemen her yıl yüz binlerce üniversite öğrencisi yeniden sınava giriyor. İçlerinde en iyi diye bildiğimiz üniversitelerin en iyi diye nitelendirilen bölümlerini kazananlar da fazlasıyla var.
Peki ne oluyor da bu öğrenciler, herkesin hatta kendilerinin hayal ettikleri üniversiteleri ve fakülteleri değiştirmek için yeniden sınava giriyorlar?
Gerekçeleri için uzağa gitmeye hiç gerek yok. Yukarıda yazdıklarımıza bir kez daha göz atın yeter.
Özetin özeti: Geleceğinizi şansa bırakmayın ve kimselere bırakmayın. Tercih kurbanlarının hemen hepsi de kendine çok güvenip, yaptığının en doğru olduğuna inananlardı...
Abbas Güçlü