İnsan Ne İle Yaşar? Kitap Özeti

İnsan Ne İle Yaşar? Kitap Özeti

İNSAN NE İLE YAŞAR/

Simon adındaki bir ayakkabıcı ailesiyle küçük bir kulübede yaşıyor ve geçimlerini zanaatıyla sağlıyordu. Kendisine ait ne bir evi ne de bir arazisi vardı. Yaptığı işten çok para kazanamıyordu. Oysa geçinmek zordu. Bütün kazancı ailesin yemesine içmesine gidiyordu.


Simon iki yıldır, yeni bir palto almak için koyun derisi satın almak istiyordu. Karısının para kutusunda 3 rublelilik bir banknot duruyordu. Köydeki müşterilerinin de Simon’a beş ruble yirmi kopek borcu vardı.
Simon bir sabah köye gitmeye karar verdi. Simon sıkı bir şekilde giyindikten sonra yola koyuldu. “Bu gün alacağım olan beş rubleyi toplarım” diye düşünüyordu. Köye gelince birisinin kulübesine uğradı. Köylünün parası olmadığı için gelecek hafta verebileceğini söyledi. Simon başka bir köylüye gitti. Onun da hiç parası yoktu. Sadece 20 ruble verebileceğini söyledi. Simon koyun derilerini veresiye almak istedi ancak satıcı kendisine güvenmedi. Simon’un morali bozulmuş elindeki parayla da votka almıştı. Simon eve gitmek için yola koyuldu.


Simon artık neredeyse dönemeçteki türbeye varmıştı. Simon türbeye baktığında bir beyazlık gördü. Simon beyazlığa yaklaşınca, beyazlığın bir adam olduğunu anladı. Önce çekindi sonra kendisine acıdı. Adam çıplaktı. Buz gibi havada neredeyse donup kalacaktı. Simon adamı giydirdi. Sonra da alıp evine götürdü. Eve varınca Simon içki koktuğundan karısı yanlış anlayıp bütün parayı içkiye harcadığını düşündü. Eşi Simon’a çok kızdı. Yanındaki adamı görünce siniri ikiye katlandı. Adama kızıp dışarı atmak istedi. Ama sonra kendisine acıyıp yemek verdi. Konuşmayan, ses çıkarmayan adam ilk kez kadına gülümsedi. Adamın gidecek yeri olmadığından o evde kaldı. Simon ona kim olduğunu sordu. O da adının Micahel olduğunu ve onu Allah’ın cezalandırdığını söyledi.
Artık iyice alışmıştı. Simon kendisine bir iş verebileceğini söyledi. Micahel hiçbir iş bilmediğini söyledi. Simon onu eğitti. Ona ayakkabının nasıl dikildiğini anlattı. O da her şeyi çok çabuk kavrıyordu. Artık Micahel bir usta haline gelmişti.


Bir gün yanlarına cüsseli biri gelip onlara bir deri verip bir yıl boyunca giyebileceği bir çizme yapmasını istedi. Adam karşılığında 10 ruble vereceğini söylüyordu. İyi bir iş olduğu için hemen işi aldılar. Adam gittikten sonra Micahel hemen işe koyuldu. Deriyi kesip bir şekil verdi. Ancak en son ortaya bir terlik çıkmıştı. Simon ona çok kızdı. Tam mahvoldum derken kapı açıldı. Bir adam girdi. Adam; “Efendim öldü, hanımım da çabuk cenaze için bir terlik yapsın dedi” dedi adam. Micahel ikinci kez gülümsedi.


Yıllar birbirini kovaladı. Micahel’ın altıncı yılı dolmuştu. Bir gün kulübeye bir kadın geldi. Yanında iki kız vardı, biri topaldı. Kadın iki küçük kıza deri ayakkabı dikmesini istedi. Simon işi kabul etti. Simon merakından kızın niçin topal olduğunu sordu. Kadın anlattı. “Bacağını annesi ezdi. Annesi onu doğururken öldüğü için küçük kızın üzerine yığılmıştı” dedi. Micahel üçüncü kez gülümsedi. Simon niçin sade üç kez gülümsediğini sordu. O da “üç kez gülümsedim. Çünkü Allah üç hakikati öğrenmem için yollamıştı. Ben de bu üç şeyi öğrendim. İlkini karınız bana acıdığında öğrendim. İkincisi zengin adama gülümsedim. Şimdi de üçüncü kez güldüm. Çünkü üç hakikati öğrendim. Ben Cennette bir melektim. Allah beni cezalandırdı. Allah benden gidip bir kadının canını almamı istedi. Yeryüzüne indim yalnız başına yatan bir kadın gördüm. Kadın beni görünce canını alacağımı anladı. “Lütfen canımı alma yetim kalacak çocuklarıma bakacak kimsem yok” dedi. Kadına acıyıp canını amadan Allah’ın huzuruna çıktım. Allah’a durumu anlattım. Yüce Allah bana; “git kadının canını al ve şu üç hakikati öğren” dedi. İnsan içinde ne barındırır? İnsana verilmeyen nedir? İnsan ne ile yaşar? Sonra ben tekrar yeryüzüne indirildim ve daha sonra sizi gördüm.
Daha sonra çatı açıldı ve nurdan bir sütun semaya doğru yükseldi.