Ah Gülizar Kitap Özeti

Ah Gülizar Kitap Özeti

Dilek Ejder
İŞTİRAK YAYINLARI

Yürek ülkesinin izbelerinde şehla bakışlı ayrılık hiç çekmedi ki hüzünlü gözlerini Gülizar’dan. Hüzünleri öfkelere bileyip limon ağacının dallarında küçük küçük sarı sarı güneşleri verdi ellerine mutluluk diye ve sonra açınca güneşiniekşiyen suratını gösterdi ona derviş (b)akışlı Urfa’sı bile. Yenilmiş bir kalbi var demiyorum her şeye rağmenyenilgileri ile güzelleşen bir yürek ve yürek ülkesinde onu hiç yalnız bırakmayan yaralı ahdesi ve en vefalı dostu ayrılıkla ne çok hüzün biriktirdiler ve ne çok yıkadılar hüzünlerini topladıkları yağmurlarıyla. Neyse ki ayrılıkları bile kendi ülkesinde güzelleştiren iradesiyle cebin değildi ve ne çok kere düştü cidarından yüreğininüstelik çevikti de düşüşlerinde. Ehlibeyt ashaplarımı vardı onu koruyanmeramı sıdk’tan yanaydı onunondan mıydı ki her düşüşünde ve her olağan ıskalanmasından hayatayine kaimdi oher sonralarında bile düşünüşlerinin. Onu umutlara teşrif eden iradenin dimağımıydı yoksayoksa mutlulukanafor kokulu bir ütopyamıydı ki bu kadar gözleri kamaştıranrengârenk gökkuşağı gibi kendini yakından gösteripkendine yaklaşıldıkça çok uzaklara kaçanpencere arkasında sevgilisine gizli gizli bakan yağmur kızın silueti gibi. Sarıkamış’sa daha ilk gün tıpkı bir arus gibi karşılamıştı Gülizar’ı ve tanıttıkça kendini kimi zaman asudeydikimi zaman sükûndu ve efil efil başlayan kar fırtınasıyla kimi zamanda feveran bir çığlığa dönüşüyordu Sarıkamış! Kendi yüreğinin zulasında hiç bir şeyi bırakmayıpbeyaz örtüsünün üstünde tüm pinhanların emarelerini ele vererek çirkin realiteleri difüzyona uğratıyordu kar ve Sarıkamış... Bu şehirdekar bir kere kapatmıştı 90 bin kardelenin üstünübir daha hiçbir şeyi kapatmamaya yeminliydi sanki bu şehir. Ömür takviminin sayfaları boşu savruk eseşimdi saat tamda tüm umutları umutsuzluk geçeDoğuda cehaletin töresiBatıda medeniyetin töresiyle yenilgilerin çisesi kaçtı gözlerine Gülizar’ın. Gülizar terör raylarının siluetinden gözüne takılan ahlarını ve dişlerine takılan öfkeleriyle meal verdi sayfalaraakıllar başa gelsin diye! Yazarkaleme almak için çıktığı Ah Gülizar romanın Urfa yolculuğundaUrfa’nın müze kent görünümüne “merhaba” dediğindeUrfadar sokaklarıeski yapıları ve fonetik esintisiyle Gülizar’ın yüreğini yazarın ellerine veriyordu adetaher caddeve sokakta Ah Gülizar’ı ahlarıyla topluyor gibi oluyordu yazar. Gülizar’ın baba ocağının avlusundan şöyle bir başını uzattığında iki çocukekşi yüzlü o koca yaşlı ağacın etrafında oynuyorlardı! Çocuklardan birinin adı Didarediğerinin ki ise Gülizar’dı. Yüzü ekşimsi yaşlı ağaçetrafında koşuşturan Didare ve Gülizar’ahalaları Ah Gülizar’ın efsanesinisakızlaşmış gözyaşlarıyla ve gıcırdayan höykürmeleriyle anlatıyordu lakin küçük Didare ve Gülizar bu yaşlı ağacın anlattığı yazgıları anlamayacak kadar küçüklerdi. Urfa’da başlayan kaderi aşkElazığSarıkamışİzmir ve Amerika’da soluk alıyor; hayat cümlesinin virgüller sonrası hastanenin iltica noktasındaIğdırErzurumAnkaraAntalyaTunceliTrabzonMardin ve Manisa şivesifenomeni bir yordamla soluk veriyor insanlığın irkileceği ve tarihin gelmiş geçmiş en içler acıtan bu sentezi romana. Gülizar’ın rapor ettiği bu benzersiz ve çarpıcı romanı okudukçagücünüzü kaybedecekadeta bir dizi seyredeceksiniz dimağınızda! Lakin okumadan kimsenin asla ve asla göremeyeceği kadar tutkulu bir sevdabeşikten mezaraDoğudan BatıyaDoğuda kızTürkiye’de kadın olmak adlı bir romandırAh Gülizar.