Sor

Son Eklenen Sorular

Test Çöz, öğrendiklerini pekiştir, sınavda 100 puan al!

Medine'de yaşayan Müslümanlar ile Yahudiler ve müşrik Araplar arasında hicretten kısa bir süre sonra Hz. Peygamber'in önderliğinde hazırlanan Medine Sözleşmesi imzalanmıştır. Medine Sözleşmesi'nin (622) bazı maddeleri şu şekildedir:* Bu metin, Resulullah Muhammed tarafından Kureyşli ve Yesribli Müslümanlar ile bunlara tabi olanlar ve onlarla birlikte cihat edenler için düzenlenmiştir.* Allah'tan hakkıyla korkan müminler; birbirlerine saldıranlara, haksızlık yapanlara, bir hakka tecavüz edenlere veya inananlar arasında kargaşa çıkaranlara karşı olacaktır. Bu kimse onlardan birinin çocuğu bile olsa ona ayrıcalık tanınmayacaktır.* Yahudilerden Müslümanlara tabi olanlar, zulme uğramayacaklar ve Müslümanlar aleyhinde iş birliği yapmadıkça yardım ve gözetime hak kazanacaklardır.* Bu sözleşmeyi kabul eden, Allah'a ve ahiret gününe inanan bir müminin bir katile yardım ve yataklık etmesi helal değildir. Kim ona yardım ve yataklık ederse kıyamet günü, Allah'ın lanet ve gazabına uğrayacaktır ve o gün kendisinden bir tazminat ya da taviz kabul edilmeyecektir.* Yahudilerin dinleri de Müslümanların dinleri de kendilerinedir. Kim bir başkasına haksızlık eder ya da bir suç işlerse sadece kendine ve aile bireylerine zarar vermiş olacaktır.* Kurallara tam olarak uyulacak ve aykırı bir davranışta bulunulmayacaktır.* Bu belge, haksız bir fiil ya da suç işleyen kişinin cezalandırılmasına engel değildir. Cihad amacıyla evinden çıkan kişi de şehirde kalan kişi de emniyettedir. Ancak haksız bir fiil ya da suç işlenmesi durumu bu korumanın dışındadır. Allah ve Resulü, bu maddelere tam bir sadakat ve titizlikle uyan kimselerin yardımcısıdır.Bu maddelerden hareketle Medine Sözleşmesi'nin imzalanmasındaki amaç nedir? Açıklayınız.

Hz. Ebu Bekir Dönemi'nde Kur'an-ı Kerim'in kitap hâline getirilmesinin temel sebebini yazınız.

Avrupa Hun Devleti hükümdarı Attila, 447 yılında Doğu Roma'nın, barış şartlarına uymaması üzerine II. Balkan Seferi'ne çıkmış ve Doğu Roma'yla Anatolios Antlaşması'nı imzalamıştır. Bu antlaşmaya göre Bizans,* Hunlara ödediği vergiyi üç katına çıkaracaktır.* Hunlara savaş tazminatı ödeyecektir.* Asker bulundurabileceği alanları sınırlandırmayı kabul edecektir.* Hun ülkesinden kendi tarafına kaçanları bir daha kabul etmeyecektir.Anatolios Antlaşması maddelerine göre Avrupa Hun Devleti hangi alanlarda Bizans'a karşı üstünlük sağlamıştır? Yazınız.

Hunlardan itibaren devlet yönetiminde kolaylık sağlamak amacıyla ülke idaresi, doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır. İkili teşkilatlanma denilen bu sistemde, daima bir tarafın hâkimiyet üstünlüğü tanınmıştır. Buna göre kağan, doğuda otururken batının yönetimini hükümdar ailesinden önde gelen bir kişiye, genelde kardeşine bırakmıştır. Batıdaki yabgu unvanlı yönetici, doğudaki kağana bağlı olarak töre hükümlerini yürütmüştür. Örneğin Mukan Kağan bütün Kök Türk Devleti'nin hükümdarı olmakla beraber daha çok devletin doğu kısmıyla ilgilenmiştir. Batı kısmını ise devletin kuruluşundan itibaren İstemi Yabgu idare etmiştir.Bu parçadan hareketle, ilk Türk devletlerinde ikili teşkilatlanmanın ortaya çıkışında coğrafyanın etkisi hakkında ne söylenebilir? Yazınız.

İslamiyet öncesi dönemde İç Asya'da yaşayan Türk topluluklarının sosyal ve ekonomik yapısı konargöçer hayat tarzı etrafında şekillenmişti. Bu durumun başlıca nedeni Türklerin yaşadığı bozkır coğrafyasının şartlarıydı. Türklerin ana yurdu olan İç Asya büyük ölçüde bozkırlarla kaplıydı. Bozkırlar kimi yerlerde ıssız çöllere dönüşürdü. Orta Asya'da kışlar çok soğuk ve kar fırtınalı, yazlar ise sıcak ve kurak geçerdi. Bozkırın tarıma imkân vermeyen toprakları üzerinde yaşayan Türkler için en uygun ekonomik faaliyet hayvancılık idi. Yerleşik bir evi, ekecek toprağı olmayan Türkler iklim şartlarının yıl içindeki değişimini dikkate alarak sürüleriyle birlikte bir otlaktan diğerine yer değiştirirlerdi. Türkler, konargöçer yaşam şeklinin kendilerine kazandırmış olduğu hızlı hareket edebilme kabiliyetiyle belli bir bölgede hâkimiyetini kaybedince bozkıra çekilerek tekrar güç kazanmak suretiyle aynı bölgede ya da başka bir bölgeye göç ederek orada yeni bir devlet kurma becerisi ve başarısını göstermişlerdi. Büyük Hun Devleti'nden sonra aynı bölgede Birinci ve İkinci Göktürk Devleti'nin daha sonra da Uygur Devleti'nin kurulmuş olması bozkıra çekilme ve yeniden toparlanma sonucu kurulan devletlere örnek olarak verilebilir.Bu parçadan hareketle, yaşadıkları coğrafyanın Türklerin siyasi örgütlenmeleri üzerindeki etkisini açıklayınız.

12 Levha Kanunları: Roma hukuku, bugünkü Avrupa ülkelerinde uygulanan hukuk sisteminin temelini oluşturur ve bu hukuk sisteminin ilk basamağı 12 Levha Kanunlarıdır. Bu kanunlarda yer alan bir maddeye göre Bir alacaklı, kendisine borçlu olan kişiyi hâkim önüne götürürse ve borçlu, borcunu ödeyemezse alacaklı, muayyen şekillere riayet ederek ona el koyar, evine götürür ve zincire vurur. Borçlu, borcunu muayyen zaman içinde yine ödeyemezse alacaklı onu öldürebilir veya köle olarak satabilir.İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi:* Madde 4. Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz, kölelik ve köle ticareti her biçimde yasaktır.* Madde 5. Hiç kimseye işkence yapılamaz; zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez.12 Levha Kanunları'nın verilen maddesini İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin ilgili maddelerinden hareketle yorumlayınız.

Bir toplumda askerî organizasyonun şekillenmesinde belirleyici olan temel unsur o toplumun hayat tarzıdır. Konargöçer hayat tarzında insanlar hareketli bir toplum yapısı içinde yetişirlerdi. Askerlik ile sivil hayatın iç içe olduğu konargöçer toplumlarda eli silah tutan herkes savaşa daima hazır durumda bulunurdu. Orta Çağ'da konargöçer toplumların kurdukları askerî organizasyonlara verilebilecek en güzel örnek Türk devletlerinin ordularıydı. Türklerin askerî yapıları bozkırlarda oluşup gelişmişti. Ural ve Altay Dağları arasında uzanan bozkır bölgesi büyük atlı kültür dairesinin merkezi olmuş, hayvan besleyen atlı bozkırlıların uygarlığı buradan çevreye yayılmıştı. Türk ordusunun önemli bir kısmını süvari birlikleri oluşturuyor ve yaya birliklerine fazla ihtiyaç duyulmuyordu. Bozkır coğrafyasında yaşayan Türklerde at besleme kültürü doğmuştu. Türk kültür çevresinde herkes asker durumundaydı. Küçük yaştan itibaren silah kullanımı öğreniliyordu. Bu çevrede askerlik geçici değil, daimî idi. Bu da yaşadıkları bölgenin coğrafi şartları dolayısıyla hayatlarını sürdürebilmek için kadın erkek çalışmak zorunda kalmalarından ileri geliyordu. Böyle bir çevrede ata binmeyi, ok atmayı öğrenmeleri yanında günlük hayatta devamlı çalışıyor olmaları bütün fertleri dayanıklı, cesur ve zinde kılıyor; onların, kendilerine olan güvenlerini arttırıyordu. Çünkü bozkır çevresinde günlük hayatla askerî hayat arasında bir fark bulunmuyordu. Geleceğin savaşçısı daha çocuk yaşında talimlere başlıyor, koyun sırtında biniciliği deniyor, manevra kabiliyetini engellemeyen ok ve yay kullanıyordu. Türkler, hayvanını hızla sürdüğü hâlde öne ve arkaya, sağa ve sola, yukarıya ve aşağıya ok atabiliyordu. Onların; ikisi yüzünde, ikisi kafasının arkasında olmak üzere âdeta dört gözü vardı. Türk, atını kendisi yetiştirir; tay iken kendisi terbiye ederdi. Atının adını söylerse atı onu takip eder, koşarsa atı arkasından koşardı. Onun, atı üzerinde geçen günleri oturarak geçirdiği günlerden daha çoktu.Bu metinden hareketle Türk ordusunun dört özelliğini yazınız.

Toplum içerisinde yaşamak geçmişten günümüze belirli kurallarla düzenlenmiştir. Tarihî ve arkeolojik araştırmalar, dinin en eski toplumlardan itibaren var olduğu gerçekliğini ortaya koymaktadır.Buna göre haksız yere bir cana kıymanın, hile yapmanın, anne ve babaya kötü davranmanın ve yalancı şahitlik yapmanın geçmişte ve günümüzde kötü davranışlar arasında sayılmasında dinin etkisini açıklayınız.

Allah'a kulluk edilirken doğru bilgiye dayanmayan; içinde iman, ibadet ve ahlaki erdemlerin yer almadığı biçimsel birtakım alışkanlıklar İslam dini açısından bir önem taşımaz. Bu durum Bakara suresinin 177. ayetinde şöyle ifade edilmektedir: Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz erdemlilik değildir. Asıl erdemli kişi Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı verendir. Böyleleri anlaşma yaptıklarında sözlerini tutarlar; darlıkta, hastalıkta ve savaş zamanında sabrederler. İşte doğru olanlar bunlardır ve işte muttakiler bunlardır.Bu metne göre erdemli bir kimsede bulunması beklenen özelliklerden üçünü yazınız.

İslam inancında Allah'a olan kulluğa gösteriş karıştırmanın şirk kabul edilmesi, ibadetlerin temel ilkelerinden hangisiyle örtüşmez? Açıklayınız.