Sor

Dereden tepeden uzun uzun konuştuk. Bu arada hergün, sabahın beşinde çalar saatin sesiyle uyand

awyeuia247 03.09.2024 / 23:42
Soru

Dereden tepeden uzun uzun konuştuk. Bu arada hergün, sabahın beşinde çalar saatin sesiyle uyandığını, gazocağına çaydanlığı oturttuğunu, bulaşıkları yıkadığını, çarşıdan ekmek ve peynir aldığını, altıya doğru kardeşlerinin karnını doyurup altı buçukta omuzomuza işçi kalabalığıyla vapura binip yedide köprüye geldiğini, yediyi çeyrek geçe de atölye de iş başı yaptığını öğrendim.

Bu parçada yanlış yazılmış sözlerin doğru biçimlerini yazınız.

Eklenen Cevaplar
  yputixo950 21.09.2024 / 14:11 
#1

her gün, gaz ocağına, omuz omuza, ataölyede, işbaşı

Haydi bize bu sayfa hakkındaki düşüncelerini paylaş. Fikirlerin bizim için çoook kıymetli.
Cevap Ekle 💯
* Zorunlu
10000
Parantez içerisindeki sözcük kaç harflidir? (SORUBAK)
Powered by Commentics
Benzer Sorular
Derinden derine ırmaklar ağlar, Uzaktan uzağa çoban çeşmesi. Ey suyun sesinden anlayan bağlar! Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi? Bu dörtlükle aynı ölçü ve temada dört dizelik, özgün ifadelerinizle bir şiir yazınız.
Aşağıda Tevfik Fikret ve Ahmet Kutsi Tecer'e ait şiirlerden parçalar verilmiştir 1. Metin YAĞMUR Küçük, muttarid, muhteriz darbeler Kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz Olur dembedem nevha-ger, nağme-sâz Kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz Küçük, muttarid, muhteriz darbeler... Tevfik Fikret 2. Metin ÖĞÜT Yorgun bir hayatın kederlerinden Ruhunuz bunalır, dolarsa yarın, Gür sesle meleyen sürüyü güden Çobanın gezdiği yerlere varın; Ahmet Kutsi Tecer Bu şiirleri şekil ve içerik bakımından karşılaştırınız. Şiirlerin benzerlik ve farklılıklarına dair birer özellik yazınız
Şiir türünde yazılmış aşağıdaki eserlerin sanatçılarını karşılarında verilen boşluklara yazınız. Sahra : ... Rübâb-ı Şikeste : ... Piyale : ...
MEMLEKET TÜRKÜLERİ El gibi dolaşma Anadolu'nda, Arkadaş yurdunu içinden tanı: Dinle bir güzeli pınar yolunda, Dinle bir yaylada garip çobanı. Bir ıssız ev gibi gezdiğin bu yurd Yıllarca döktürür sana gözyaşı. Yavrunun derdiyle âh eder Bayburd, Turnanın hasreti yakar Maraş'ı.... Faruk Nafiz Çamlıbel Bu şiirde öne çıkan millî ve manevi değerimizi yazınız.
Aşağıda Sait Faik Abasıyanık'ın Bir İlkbahar Hikâyesi adlı öyküsünden bir parça verilmiştir. Tam otuz sene evvel on iki yaşında idim. Anadolu'nun bir şehrinde bulunuyorduk. Babam memurdu. Şehre bir yaz sonunda gelmiştik. Kötü, insan boyu karlı bir kış geçirmiştik. Sonra bir gün bahar geliverdi. Karlar eridi. Karlar eridi ama karları eriten güneş değildi, yağmurdu. Bu Anadolu şehrinin ilkbaharı kırkikindi yağmurlarıyla başlardı. Sabahleyin parlak mavi bir gökyüzünde ısıtmayan, güneş vurmuş kar gibi soğuk bir güneş görünürdü. Saat daha on biri bulmadan doğudan mı, batıdan mı, kuzeyden mi bilmem, bir kara bulut peyda olur; on dakika sonra bardaktan boşanırcasına bir yağmur bütün gün tıkır tıkır, şakır şakır durmadan yağardı. Odamın penceresinden Karaçayır dedikleri bir koyu yeşil ova görünürdü. Göğün her rengini deniz gibi emen bu çayırın renk oyunları da olmasa evden bir deli çığlığı ile fırlamak işten değildi. Bu parçadaki zaman ve mekânı belirten ifadeleri yazınız.