Terasta öylesine sessiz oturuyorduk ki güvercinler bile alışmıştı bize. Sağımıza solumuza konuyor, çeşitli sesler çıkararak bizi yaban bilmediklerini belli ediyorlardı. Arada içlerinden birkaçı havalanıp elli metre ötedeki gölün kıyısına doğru dalışa geçiyordu, başımızdan aşağı, nazla süzülen tüyler bırakarak. Göl ise rayların ötesinde, çok geçmeden bozulacak bir dinginlikle, hafifçe çırpınıyordu. Bu çırpıntılar yavaş yavaş büyüyor, kayıklar yüzdürecek kadar yükseliyordu.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?