Akşamın hafif rüzgârı, zaman zaman inleyen trampet seslerini derin bir uğultu hâlinde her tarafa yayıyordu. Kederli bağrışmalarıyla ölümü hatırlatan karga sürü- leri, bulutlu havanın donuk hüznünü daha çok artırıyordu. Mor dağlar gittikçe koyulaşıyor, kararıyordu. Yamaçlardaki dağınık gölgeler, kuşsuz ormanlar, hıç- kıran dereler, uzaklara giden yollar, ıssız korular, sanki korkunç bir fırtınanın gürlemesini bekliyordu.
Bu metnin dil ve anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?