Kar uyuşuk, isteksiz ve zevksiz yağıyordu. Hava, gökyüzü ile yeryüzünün arasını dolduran boşlukta katılaş-mış, zaman katılığında erimişti. Kar bu katılıkta uykulu
sallanıyordu. Gökle toprak arasında bir bocalayıştı bu. Akşam oluyordu, şehir bütün bu donmuşluk arasında ışıklarını yakmış, bilmediği bir geceye hazırlanıyordu. Şehrin geniş bir kaldırımının üzerinde gidip gelen bunca insanın içinde bir kişi vardı ki kara benziyordu. Ötekiler, kendilerinden olmayan bu adamın farkında bile değildi. Gidişlerinde kendileri, gelişlerinde yine kendileri vardı.
Bu metinle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?