Bundan tam .. yıl önce, yine bu şehirde bir bayram havası vardı. Esen rüzgâr; umudu, aydınlığı, Türkün egemenliğini getiriyordu. Gökyüzünde süzülen kuşlar kadar özgürdü vatanımız bugün. 23 Nisan 1920de Ankaraya güneş bir başka doğmuş, burayı bir başka ısıtmıştı.
Ulu önder, farklı farklı düşüncelere ev sahipliği yapacak olan meclisin kapısını açtığı anahtarı, planladığı gibi siz çocuklara bırakacaktı. 23 Nisan 1920nin Hâkimiyeti Milliye Bayramı, 1929da Atasından çocuklara armağan olacaktı.
Onun sözlüğünde çocuk sevgi demekti. Neşeydi çocuk, bir ailenin meyvesi, yalan bilmeyen küçücük sevgi dolu meleklerdi. Geleceğin bir gülü, yıldızı, mutluluk ışığıydı çocuklar onun için. Bu yüzden olsa gerek ki o, yaşamı boyunca tüm sevdiklerine hangi yaşta olursa olsun çocuk diye seslendi. Onun çocuğu yoktu ama içinde bitip tükenmek bilmeyen bir çocuk sevgisi vardı. Bundan dolayı bütün Türk çocukları onun öz yavruları gibiydi. Son yıllarını çok sevdiği manevi kızı Ülkü ile geçirmesi de çocuk sevgisinin bir simgesi oldu.
Onun mavi gözleri her yerde çocukları arardı. Çağdaş ve mutlu Türkiyeyi çocuklarda görür, çocuklarda bulurdu. Tüm yurt gezilerinde çocuklara sevgi ile yaklaşır, onlarla uzun uzun konuşurdu. Hatta bir keresinde sevinç gözyaşları içinde, çocuklarla doya doya öpüşürken yanındakilere İşte benim kuşaklarım demişti. O güven veren askeri kimliğinin ardında, yüreği tüm çocukları saracak kadar büyük olan mavi gözlü liderdi. O; bir çocuğun elinden tutup resim sergini gezmeye götürendi. O; çocukları mecliste en öne oturmalarına izin verendi. O; bir çocuğu salıncakta sallamaktan, onlarla denize girmekten, çocuklarla birlikte objektiflere poz vermekten çekinmeyendi. O; bir yetişkini dinlerken gösterdiği ciddiyetle, bir çocuğu da dinleyendi.
Ulu önder uğruna binlerce şehit düşen bu vatanı hiç şüphesiz çocuklara emanet etti ve Milletin bağrında temiz bir nesil yetişiyor, bu vatanı onlara bırakıyorum ve biliyorum ki gözüm arkada kalmayacak diyerek geleceğimiz olan çocuklarımıza ne kadar değer verdiğini ve onlara ne kadar çok güvendiğini bir kez daha gösterdi.
Her çocuk ülkesinin renginde açar. Ağaçta bin çiçeksiniz, bir yürekte kardeşsiniz. Ancak Türk çocuğu ayrıcalıktır, tektir, özeldir. Dünyada bayramı olan tek millettendir.
Türklüğün meşalesini asla söndürmeyecek olansınız. Geleceksiniz, umutsunuz, ışıksınız, doğru yol, en ümitli düşlersiniz.
Haydi, Türk çocuğu; Bayramın kutlu, mutlu olsun. Koru vatanını, iyi bir gelecekle, iyi bir meslekle çık karşımıza. Atanı utandırma, güvenini sarsma. Çünkü sizin cesaretiniz canınızda, şöhretiniz dört bir yanda, bütün cevheriniz ise nabzınızdaki kanda.
Şimdi Ulu önderimiz her birinize tek tek soruyor.
Beni özledin mi çocuk? Beni görmek ister misin?
Ve size diyor ki;
Beni ne zaman görmek isterseniz aynaya bakın. Siz Türk çocukları benim birer parçamsınız, ben de sizin.
EN ÖZEL GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN