Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz Kitap Özeti

Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz Kitap Özeti

1-bir aziz nesin eseri. nüfus kağıdı olmayan yaşar adlı elemanın başından geçenleri anlatır diyebiliriz bu eser için...


2- aziz nesinin güncelliğini hala kimi bölgelerimizde kaybetmeyen gerçekleri yansıttığı eseridir. genel olarak hoş bir kitap olsa da yalar yalamazın durumunun absürdlüğünü öne çıkarmak için ardı ardına başına gelen talihsiz olaylar okuyucuyu yer yer bunaltabilir.

yaşar yaşamaz, fizyolojik anlamda sağlıklı bir şekilde, bedenen var olan ancak devlet kayıtlarında daha doğmadan ölmüş gösterilen bir kader mahkumudur. bu gerçeği ilk defa on iki yaşlarında devlet okuluna kayıt yapması için gerekli olan nüfus kağıdını çıkartmak için nüfus müdürlüğüne gittiğinde öğrenir. nüfus kayıtlarına göre yaşar, birinci dünya savaşı’nda askere alınmış ve 1915’te çanakkale savaşı’nda şehit düşmüştür. oysa ki yaşar yaşamaz’ın anne ve babası 1911 de evlenmiştir. ilginçlikler bununla da sınırlı değildir. kayıtlara göre yaşar 1896 yılında doğmuştur, yani babasından bir yıl önce. yaşar yaşamaz ve babası her ne kadar uğraşsalar da nüfus müdürlüğündeki memur defterde yanlış olmayacağını söyleyerek yaşar’ın nüfus kağıdı almasının mümkün olmayacağını söyler.

nüfus kağıdı olmayınca da doğal olarak devlet okuluna da yazılamaz ve mahallesindeki eski yazı okuluna bir süre daha devam eder. devam etmesine eder ama bu sırada aklı hep beşik kertmesi anşe’dedir. o devlet okulundayken ondan ayrı kalmayı bir türlü kendisine yediremese de yapabileceği bir şey yoktur. yaşar yaşamaz bir süre daha eski yazılar okuluna devam ettikten sonra okulu bırakır ve babasına yardıma başlar. böylece yıllar geçer yaşar yaşamaz’ın askerlik çağı da gelir. lakin yaşar’ı askere çağıran yoktur. bir yandan anşe’nin evlenme baskıları, bir yandan da askere gidememenin verdiği psikolojik baskı yaşar’ın üzerindeyken yaşar, anşe ile evlenmeye karar verir. nasıl olsa onu askere çağıran yoktur. bunun üzerine başlık parası masasına oturulur, her şey ayarlanır. tam başlık parası ayarlandıktan, iki taraf da sevinç içinde kutlamaya başlayacakken jandarmalar gelir ve kayıtlarında şehit olarak gösterdiği yaşar yaşamaz’ı askere alır. okula yazdırılırken onun ölü olduğunu söyleyen devlet, askere alınırken yaşadığını iddia etmektedir ama yaşar buna karşı çıkmaz. çünkü askerlik sonunda alacağı tezkerenin onun yaşadığına dair bir belge olacağına inanmaktadır.

ne yazık ki beklentilerine kavuşamadan başka bir gerçekle yüzleşecektir. terhis olması için askeri şubeye başvurulduğunda yaşar yaşamaz’ın 1935 yılında dersim’de şehir düştüğü öğrenilir. yaşar tezkere beklerken mühürlü bir belgeyle askerliğini bitirir ve köyüne döner. ancak aksilikler yaşar yaşamaz’ın peşini bırakmayacaktır. köye geldiğinde uzun süredir haber alamadığı babasının öldüğünü öğrenir. terhis olurken onu ölmüş sayan devlet, yaşar’ın babasından kalan borçların ödenmesine gelince yaşar’ı yaşar kabul eder. yaşar buna yine itiraz etmez. çünkü eğer borçları öderse mirasa da kavuşabilecektir. böylece hem babasının borçlarını –borç alarak da olsa- ödemiş olacak, hem de mirasla aldığı borçları kapatabileceği gibi köyde düzgün bir yaşama kavuşup anşe’yle de evlenebileceğini düşler yaşar.

yaşar yaşamaz bu, talihi rast gider mi? babasının borçlarını borçlarla kapatır, ancak bir hesap hatası yapmıştır: beklediği miras miktarı, alacağından kat be kat üstündedir. üstelik o küçük miktarı almak için bile iki yıl koşturmuşken borçlarda onu yaşar sayan devlet, mirası alırken yaşamadığını iddia eder ve yaşar bir kez daha hezimete uğrar. kuru bir hezimet olsa iyi, bu uğurda öyle çetrefilli yollara girmiştir ki yolun sonu akıl hastanesine çıkar. yaşarken yaşamadığını iddia eden, iki kere şehit düştüğünü söyleyen yaşar yaşamaz’ı en başta deli sana hekimler zaman geçtikçe onun akıllılığına inanmaktadır. inanmaktadır ama ellerinden bir şey de gelmez. çünkü taburcu edilmesi için nüfus kağıdı gerekmektedir. en sonunda yaşar tek çıkış yolu olan kaçışa başvurur ve akıl hastanesinden kaçar. kaçtıktan sonra da aklında aynı şey vardır, babasından kalan mirası almak. hastaneden kaçtıktan sonra tam üç yıl çabalar ancak sonuç değişmez.

yaşar artık ne mirası ne de nüfus cüzdanını umursamaktadır. yalnızca bir iş bulmayı ve anşe’yle nikahlanıp mutlu mesut yaşamayı istemektedir. babasının bir arkadaşının önerisiyle yaşar, fazlasıyla sözü geçen bir tanıdığı olan satı bey’den yardım istemeye karar verir. satı bey diye bilinen kişi, yaşar yaşamaz’ın babasının yardımıyla büyümüş olan satılmış adlı bir kimsedir. siyasi dünyada hızla yükselmiş ve bu değişime uysun diye de adını satı bey olarak değiştirmiştir. üstelik inkar ettiği bir tek eski adı değil, eski yaşamındaki insanlardır da. yaşar yaşamaz, satı bey’in ofisine gider ve onunla konuşur. en başta kendisini tanımamazlıktan gelen satı bey’e, satılmış olduğu günleri başkalarının yanında anımsatınca yaşar, onu tanıdığına dair tepkiler verir ve ona pek çok yerde geçecek bir kart verir.

yaşar yaşamaz bu karta güvenerek istanbul’a gider ve orada aylarca süren bir iş arama macerasına atılır. isteği bir müzede hademede çalışmaktır. bunun için bir müzeye giden yaşar aylarca müdürü görebilmek için çalışır çabalar. en sonunda müdürü görebilmiştir ama aradan geçen zamanla aşınan kartta ilk gün “hamili kart yaşar bey’e lüzumlu suhuletin gösterilmesi ricasıyla.” yazarken artık, “kart yaşar’a gösterilmesi.” yazısı okunmaktadır. böylece iş hayalleri suya düşen yaşar bedavaya müze gezmiş olur.

anşe’nin ayrılığına daha fazla dayanamayan yaşar, istanbul’da zengin bir hanımefendinin yanında hizmetçi olarak ona iş bulur. anşe’yi istanbul’a getirir. arada bir onu çalıştığı köşkte ziyaret eder. bu arada da kendisi iş aramaktadır; ancak nüfus kağıdı olmadan iş bulabilmesi fazlasıyla zordur.

bir gün otelin alt katındaki kahvede otururken bir adamla konuşmaya başlar ve durumunu ona anlatır. adam işinin ehli bir manav olduğunu, eğer biraz sermaye katarsa birlikte iş yapabileceklerini, bu iş için yaşar’ın nüfus kağıdına ihtiyaç olmayacağını, onun sadece kasada oturacağını ve kendisinin de paraya dokunmayacağını söyler. iş yaşar yaşamaz’ın aklına yatar ve anşe’den aldığı sermayeyle dükkanı açıp işe başlarlar. her şey yolundayken bir sabah yaşar dükkanın kepenklerini açar ve dükkanın boş olduğunu görür ve dolandırıldığını anlar. hakkını aramak için mahkemeye başvursa da her şey nüfus kağıdı olan ortağının üstüne olduğundan hiçbir şey elde edemez.

yaşar yaşamaz anşe’yi köşkte ziyaret etmeye devam etmektedir. bir gece, köşkün bahçesindeki fundalıklarda birlikte olurlar. zaman geçmekte ve yaşar’ın hayatı iyice kötüye gitmektedir. o da bunun üzerine intihar etmeye karar verir ama fare zehriyle kendini zehirlemeyi de denese, hava gazıyla kendini öldürmeye de çalışsa, bıçağa da başvursa, kendini asmaya da çalışsa yine de başarılı olamaz. ne ölebilmektedir ne de yaşayabilmekte. yapacağı hiçbir şey olmadığından kendini hayatın akışına bırakır. bir arkadaşından borç alır ve gün boyunca birbirinden alakasız bir sürü şey yer. sonunda gıda zehirlenmesinden hastaneye kaldırılır.

yaşar yaşamaz hastaneden çıktıktan sonra köşke anşe’yi ziyarete gider ve öğrenir ki anşe hamiledir. köşkte hanımefendinin bir adam aradığını öğrenen yaşar orada çalışmaya başlar. günlerden bir gün yaşar yaşamaz’ın başına gelen evin hanımın da başına gelir. kayıtlarda erkek olarak gözüktüğü ve asker kaçağı olduğu gerekçesiyle hakkında işlem başlatılır. tanıdıklarının ve nüfuzunun sayesinde olayları halledince hanımefendi yaşar ümitlenir ve ondan yardım ister kendi işi için. ancak hanımefendi böylece yaşar’ın nüfus kağıtsız olduğunu öğrenir ve onu evden kovar.

yaşar yaşamaz anşe’nin hamileliği ilerledikçe kendileri için ev aranmaya başlar ama nüfus kağıtsız bu da mümkün değildir. en sonunda bir adamın yanında kalmaya başlar. bu adam da bir kayıtzededir. kayıtlardaki yanlışlığa göre fazladan üç çocuğu varmış gibi gözükür. bu sebeple mahkemelik olmuştur karısıyla ve bir gün mahkeme salonunda kalp krizi geçirerek ölür. adamın eşi sonrasında yaşar yaşamaz’ı evden çıkartır.

yaşar yine birkaç işte çalışmaya çabalasa da zar zor bulabildiklerinde de dikiş tutturamaz. ayrıca öğrenir ki anşe de işten kovulmuştur. sebebiyse gittikçe belirginleşen karnıdır. yaşar artık yapabileceği hiçbir şeyin kalmadığını düşünürken yeni tanıştığı bir adamın önerisi aklına yatar ve uygulamaya karar verir. buna göre kendisini bayan sürücülü fazlasıyla pahalı bir arabanın önüne atacak ve daha sonra tazminat isteyecektir. hiçbir zaman yüzüne gülmeyen talih bunda da yaşar’ı yanıltmaz. pahalı bir arabanın önüne kendisini atayım derken bir dolmuşun altına atar ve kendini ayarlayamayarak hastanelik olur. uzun bir süre komada kalır ve çıktıktan sonra öğrenir ki anşe doğurmuştur.

önceden onları kabul etmeyen anşe’nin babası artık onların köye dönmelerini, yaşar’ın kendi tarlalarını işleterek geçimlerini sağlayabileceklerini söyler. bunun üzerine anşe ve yaşar, oğulları hayati’yle köye döner. her şey güzel giderken yeni bir sorun hayati’nin nüfus cüzdanının çıkartılması sırasında patlak verir. yaşar yaşamaz’ın yaşamadığını iddia eden nüfus memuru karşısında yaşar’ın artık sabredecek gücü kalmaz ve devlete kadar herkese sövmeye başlar. bunun sonucundaysa hapse düşer.

hapiste hayatını başından geçenleri anlatarak geçirir. bir süre sonra hapishanede gizli gizli işadamlığına başlar. yavaş yavaş o eski saf yaşar, iş bilir bir insana dönüşür. hapisten çıkacağı gün geldiğinde hapistekilerin ağızlarından düşürmedikleri kara kaplı nizami beylerden olmuştur. dürüstlüğü ve saflığıyla yerden yere vurulan yaşar yaşamaz, hayatta ayakta kalabilmenin yolunu öğrenmiş bir şekilde eşi ve oğlunun yanına döner.

3- kitap bitirildiğinde insan elindeki nüfus cüzdanına değer vermeye başlar.. vay beh,bir nüfus cüzdanı yoksunluğu bir insanın başına bu kadar mı bela açar? derken bulunulur.