Türkiye’nin tarihi ve doğal varlıkları

ALTINBEŞİK DÜDENİ
Dünyanın en ilginç mağaralarından birisidir. Toros Dağlarının altındaki bu ilginç yeraltı Dünya’sını görmek için özel hazırlık ve gereçler gereklidir. Yer altında çok sayıda mağara ve göl vardır. Bu göllerin su seviyeleri farklı olup aralarında çağlayanlar oluştururlar.
Mağaralarda dev boyutlarda sarkıt ve dikitler mevcuttur. Bu mağara ve göllerin milyonlarca yıllık bir sürecin sonucu oluştuğu bilinmektedir. Konu ile ilgilenenler ve cesur tırmanıcılar için eşi bulunmaz bir doğa harikasıdır.
DAMLATAŞ MAĞARASI
Alanya’dadır. Sarkıt ve dikitler ihtiva eder. Mağara içindeki havanın nemlilik oranı % 90 civarındadır. Tedavi amacıyla da kullanılmaktadır.
KARAİN MAĞARASI

Yapılan kazılardan bölgenin günümüzden 50 000 yıl kadar öncede yerleşim merkezi olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Türkiye’nin içinde insan yaşamış en büyük mağarasıdır.

KAPADOKYA

Bölge 60 milyon yıl önce; Erciyes Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkmıştır.apadokya bölgesi doğa ve tarihin bütünleştiği bir yerdir. Coğrafi olaylar Peribacaları’nı oluştururken tarihi süreçte insanlar da bu peribacalarının içlerine ev kilise oymuş bunları fresklerle süsleyerek binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya’nın yazılı tarihi Hititlerle başlar. Tarih boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya İpek Yolu’nun da önemli kavşaklarından biridir.

FALEZLER

Antalya’nın iki büyük plajı olan Lara ve Konyaaltı arasında kalan bölgedir. Bu ilginç jeolojik yapı aynı zamanda doğal arıtma sistemi işlevi ile körfezin temizliğine önemli bir katkı sağlamaktadır.Antalya’nın iki büyük plajı olan Lara ve Konyaaltı arasında kalan bölgedir. Bu ilginç jeolojik yapı aynı zamanda doğal arıtma sistemi işlevi ile körfezin temizliğine önemli bir katkı sağlamaktadır.

Antalya ile Fethiye arasında bulunan “Likya Bölgesi” tarihi ve turistik birçok değerlerinin yanısıra

Bakırdağları
yöreyi tümüyle kaplayan ve kendi aralarında 4 bölüme ayrılan “BEYDAĞLARI” ile ünlüdür. En yüksek noktasının 3070 metre ile”Kızlarsivrisi” nin olduğu Beydağları “Tahtalıdağlar” “Bakırdağları” “Merkezi Beydağları” ve “Güneybatı Bölümü Beydağları” gibi alt katagorilere ayrılmaktadırlar.
Kızlarsivrisi
Bölgedeki akarsuların ortak amacı Akdeniz’e ulaşmaktadır.En güzelleri Antalya’nın;

15 km. kuzeyindeki DÜDEN ŞELALESİ

18 Km. batısındaki KURŞUNLU ŞELALESİ

ve Manavgat’ın 3 Km. kuzeyindeki MANAVGAT ŞELALESİ’dir.

ALTINBEŞİK DÜDENİ

Dünyanın en ilginç mağaralarından birisidir. Toros Dağlarının altındaki bu ilginç yeraltı Dünya’sını görmek için özel hazırlık ve gereçler gereklidir. Yer altında çok sayıda mağara ve göl vardır. Bu göllerin su seviyeleri farklı olup aralarında çağlayanlar oluştururlar.
Mağaralarda dev boyutlarda sarkıt ve dikitler mevcuttur. Bu mağara ve göllerin milyonlarca yıllık bir sürecin sonucu oluştuğu bilinmektedir. Konu ile ilgilenenler ve cesur tırmanıcılar için eşi bulunmaz bir doğa harikasıdır.

DAMLATAŞ MAĞARASI
Alanya’dadır. Sarkıt ve dikitler ihtiva eder. Mağara içindeki havanın nemlilik oranı % 90 civarındadır. Tedavi amacıyla da kullanılmaktadır.

KARAİN MAĞARASI
Yapılan kazılardan bölgenin günümüzden 50 000 yıl kadar öncede yerleşim merkezi olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Türkiye’nin içinde insan yaşamış en büyük mağarasıdır.

SAKLIKENT

Sadece 45 km. uzaklaşılınca 3000 m. yüksekliğe ulaşan Saklı Yaylasında kurulu Saklıkent’e varılır. Kış sporlarına elverişli bir yerdir Saklıkent. Aynı gün içinde Antalya plajlarından denize girebilir ya da Saklıkent’te kayak yapabilirsiniz

İNSUYU MAĞARASI

Burdur İnsuyu Mağarası Burdur-Antalya Karayolu üzerinde Burdur’a 15 km. uzaklıkta bulunan ve ülkemizde turizme ilk açılan mağaradır. 597 m. Uzunluğundadır. Su yüzeyine paraleldir. İçinde akarsular ve göller bulunmaktadır.
Mağara ilk kez mağarabilimci Jeolog Dr. Temuçin AYGEN tarafından bulunmuş ve dönemin Valisi Vefik KİTAPÇIGİL’in çabalarıyla 1966 yılında turizme açılmıştır.
597 metrelik bölümü gezilebilen mağaranın içinde birbirleriyle bağlantılı irili ufaklı dokuz göl vardır. Bunlardan “Büyük Göl” adıyla anılanı 512 m2’lik alanıyla Türkiye’nin en büyük yer altı gölüdür.
Oluşumu 10 milyon yıl öncesine dayanan mağara yukarıdan damlayan kireçli suların katılaşmasıyla oluşan kolonlar ve tavandan aşağıya sarkan kalker birikintileriyle bir saray görünümündedir. Dilek Gölü’nde bulunan dikit 6 metrelik boyuyla Türkiye’nin en büyük dikiti ve bir doğa harikasıdır

Nilüfer Çayı

Nilüfer İlçesi’ne adını veren ve Bursa’nın en önemli akarsuyu olan 103 km uzunluğundaki Nilüfer çayı Uludağ’ın güney yamaçlarında 850 metre yükseklikteki 2 mağaradan çıkar. Başlangıç bölümünde adı Aras Suyu’dur. Bu su batı doğrultusunda akarken çeşitli kollarla birleşerek “Nilüfer” adını alır.

Doğancı köyü yakınlarında önüne kurulan bir barajla Bursa kent içme suyunun önemli bir bölümünü depolar. Ayrıca kentin içme suyu gereksinimini karşılamak üzere daha yüksekte Karaıslah dolaylarında Nilüfer Barajı yapımı sürmektedir.
Antik çağ kaynaklarında adı “Odrys” çayı olarak geçen Nilüfer Bursa Ovası’nı suladıktan sonra Uluabat Gölayağına dökülür. Bursa Ovası ve çevresinin derelerini ve Çayırköy Ovası’ndan Ayvalı Dere’yi alarak Uluabat Gölü’ne ulaşan Nilüfer daha sonra Susurluk Çayı ile birleşerek Karacabey Boğazı’ndan Marmara Denizi’ne dökülür.

Soğukpınar Kaplıkaya Değirmendere ve Madendere ile dağın kuzeyinden doğan Gökdere Kaplıkaya Kırkpınar ve Balıklı derelerinin tümü Nilüfer’e karışarak Marmara Denizi’ne dökülür. 1930’lu yıllarda Bursa ovasına açılan Almankanalı Cenupkanalı ve Anakanal gibi kanallar da Nilüfer’e bağlıdır. 1671 tarihli bir kadı sicilinden anlaşıldığı üzere o dönemlerde Nilüfer Deresi ile çam ağaçları taşınmıştır. “Velhasıl Bursa sudan ibarettir” diyen Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde de bu suyun asla geçit vermediği yazar.
Uluabat Gölü (Apolyont Gölü)

Türkiye’nin 10. büyük gölü olan ve Nilüfer ilçe sınırlarında bulunan Uluabat Gölü kentin en gözde doğal güzelliklerinden biridir.

Yüzölçümü 156 km2 olan gölün kuzey ve batı kıyıları sazlık ve bataklıktan oluşmaktadır. Doğu-batı doğrultusunda uzunluğu 25 en geniş kesiminde genişliği 14 kilometredir. Göl havzasının büyüklüğü yaklaşık olarak 10 bin 500 kilometrekare göl alanı 13 bin 500 hektar derinliği ise ortalama 2.4 en çok 4 metre dolayındadır.

En önemli beslenme kaynağı göle saniyede ortalama 64 metreküp su getiren Mustafakemalpaşa Çayı’dır. Çayın mevsimlere göre getirdiği su miktarında görülen değişiklikler göl su düzeyinin alçalıp yükselmesinde neden olmaktadır. Ayrıca gölün güneybatısındaki tarım alanlarının drenaj suları da göle verilmektedir. Gölün fazla suları gölün batısındaki Uluabat Deresiyle Susurluk Çayı’na ve bu çayla birlikte Marmara Denizi’ne ********tadır.

Gölde irili ufaklı 9 ada vardır. Bunların en önemlisi Gölyazı köyünün üzerinde kurulu olduğu ada ile Halilbey (Alyos) ve Nailbey (Manastır) adalarıdır. Gerek Alyos gerekse Manastır adalarında Bizans döneminden kalma örenler bulunmaktadır.
Uluabat Türkiye’nin önemli balıkçılık alanlarından biridir. 21 balık türünün bulunduğu ve daha önceleri kerevitin bol olduğu gölde şimdilerde daha çok sazan ve turna avlanmaktadır.

Uluabat Gölü sucul bitkiler yönünden de ülkemizin en zengin sulak alanlarından biridir. Gölün hemen hemen bütün kıyıları geniş sazlıklarla sığ kesimleri ise su içi bitkileriyle kaplıdır. Göl Türkiye’nin en geniş nilüfer yataklarına sahiptir.
Anadolu’ya kuzeybatıdan giren kuş göç yolu üzerinde yer alması ve önemli kuş alanlarından Kuş Gölü’ne çok yakın mesafede bulunması nedeniyle Uluabat Gölü kuş varlığı yönünden sadece ülkemizin değil Avrupa ve Ortadoğu’nun da en önemli sulak alanlarından biridir. Türkiye’deki 97 önemli kuş alanından biridir. Uluabat Gölü dünya çapında yok olma tehlikesi altında olan kuş türlerinden Küçük Karabatağın ve Tepeli Pelikan’ın önemli beslenme ve kışlama alanıdır.
Antik çağda çok daha büyük olan Uluabat Gölü ile Marmara Denizi arasında deniz taşımacılığı yapıldığı bilinmektedir.
1980’li yıllardan sonra göl yakınlarında kurulmaya başlanan sanayi ve Orhaneli Çayı’nın taşıdığı kömür atıkları dolayısıyla gölün suyunda büyük ölçüde kirlenme ve göl alanında daralma başlamıştır.

Göl ve havzasındaki yaşamın tehlike altına girmesi üzerine bölge 1998 yılında uluslararası “Ramsar Sözleşmesi” kapsamında koruma altına alınmıştır. 2000 yılında ise uluslararası ‘yaşayan göller’ kapsamına alınan Uluabat Gölü çevresindeki biyolojik çeşitlilik nedeniyle de doğasever ve çevreci bakışların buraya yönelmesine yol açmıştır.
Ayvaini Mağarası

Uluabat Gölü yakınlarındaki pekçok şirin köyden biri olan Bursa’ya 40 km uzaklıktaki Ayva Köyü eşsiz bir özelliğe sahip.

Dünyanın en inatçı aşıkları: Galata Kulesi & Kız Kulesi

Kız Kulesi’yle Galata Kulesi, tarih sayfalarını karıştırdıkça dile geldiler. Hezarfen’in çöpçatanlıklarını, zindanlardan eğlencelere uzanan aşklarını, gerçekten yaşıyor olmak için nefes almanın şart olmadığını, yaşadıklarını anlattılar

Depremler, yangınlar, zaman, yaş farkı, uzaklıklar engelleyememiş birbirlerini uzaktan seyretmelerini, sevmelerini. Değişiklikler de… Kız Kulesi ile Galata Kulesi, yüzyıllar boyu çok değişiklikler yaşamışlar; ülke yönetimleri değişmiş, görevleri değişmiş; bir eskimişler, bir yenilenmişler. Tarih boyunca kâh zindan olmuşlar, kâh karantina. Birinden boğazdaki gemiler gözlenmiş, diğerinden şehirdeki yangınlar. Onlar, belki de dünyanın zamana ve mekâna karşı direnen en inatçı aşıkları

 

1930’larda Balıkpazarı
(Selahattin GİZ arşivi)
Dedik ki Kapalıçarşı “Kuyumcuların”, Mısır Çarşısı ise “gıdacıların” ve “şifalı otların” buluştuğu bir merkezdir…
Balık Pazarı ise, adından da anlaşılacağı gibi devasa bir balık marketidir. İstanbul Balık Hali dahil olmak üzere Balık Pazarı’nın çeşit zenginliği ile hiçbir emsali güreş tutamaz. Bodrum’un ahtapotu, Antalya’nın kalamarı, Çanakkale’nin karidesi, Saroz’un Orfozu ve daha niceleri her dem taze müşterilerin beğenisine sunulur.

Sadece bu kadarla kalsa gene iyi… Aklınıza gelebilecek her türlü içki mezesini, özellikle de deniz mahsulü olanları Balık Pazarı’nda bulmanız mümkündür.
Ürünlerinin yanısıra, atmosferi ile de ziyaretçilerini büyüleyen Balık Pazarı aynı zamanda İstanbul’un en büyük ve çeşit zenginliği bakımından da en önemli sebze ve meyve pazarıdır.

Üstelik… Kentin en ünlü bir mekanı ile de “komşu”dur. Tarihi Çiçek Pasajı ile… Birbirinden hoş mezeleri, keyifli atmosferi ve ünlülerin neşeli sohbetlerine kucak açan Çiçek Pasajı, hani deyim yerinde ise “Meyhaneler Çarşısı”dır. Geçirdiği büyük yangından sonra restore edilen ve görüntüsü “yenilenen” Çiçek Pasajı, yine de eski müşterilerine, o eski keyifli günleri vaadetmekten ve sunmaktan geri kalmamaktadır.

Adres: Dolmabahçe Cad. Beşiktaş

Telefon: 0212 236 90 00

Dolmabahçe Sarayı girişine Sultan II. Abdülhamid tarafından 1890-1895 yılları arasında yaptırılmıştır. Saray mimarı Sarki Balyan tarafından Neobarok ve Ampir tarzında yapılmıştır. 2 metre yüksekliğinde ve 4 katlıdır. Iki tarafında Sultan 2. Abdülhamid`in tuğrası bulunur. Saatçibaşı Johann Meyer tarafından takılan Paul Garnier markalı saat 1979`da kısmen elektronik sisteme çevrilmistir ve çalışır durumdadır.
Kapalıçarşı

Kapalıçarşı, aslında tek başına bir kente bedeldir. Bir yandan yayıldığı muazzam alan, bir yandan içindeki dükkanların sayısı ve çeşitliliği ile dünyanın önde gelen merkezlerinden biridir. Doğal olarak bu görkemine bir de tarihsel önemini ekleyecek olsak, sanırız Kapalıçarşı’nın konumunu bir nebze de olsa özetleyebiliriz.

Nuruosmaniye ile Beyazıt’ı bağlayan iki ana kapısı arasında büyük bir ana cadde ve bu ana caddeye açılan irili ufaklı onlarca sokak, Kapalıçarşıyı aslında onlarca kapı ile çevresine bağlamaktadır.

Kapalıçarşı aynı zamanda dünyanın en büyük kuyum çarşısıdır. Dünyada bir eşi daha bulunmayan el emeği ve göz nuru kuyumlar, çevresindeki hanlarda şekillenir ce Çarşı’nın vitrinlerinde ziyaretçilerini bekler. Bir dönem göz kamaştıran müzayedelerin yapıldığı Büyük Bedesten ile yanı başındaki Sandal Bedesteni, bugünlerde Halıcıların mekanı olmuştur. Sandal Bedesteni’nin hemen gerisinde ise “Bitpazarı” olarak da anılan 2. el ev eşyalarının satıldığı dükkanların sıralandığı galeri yer alır.

… Ve, Türkiye ekonomisine bile adını verdiği, serbest piyasanın kalbinin attığı döviz piyasası yine Kapalıçarşı’da doğmuş ve adı ile özdeşleşmiştir.
Döviz bulundurmanın yasak olduğu günlerde, el altından dövizlerin bozulduğu yan sokaklar, artık Türkiye ekonomisinde “resmi” adıyla anılmaktadır.

HİDİV KASRI

Hidiv, Osmanlı’nın Mısır valilerine verdiği ünvandır. 19. yüzyılın sonlarında, genç yaşta Mısır Valisi olan Abbas Hilmi Paşa, Osmanlı devletinden Mısır’daki İngiliz nüfuzunu kırabilmek için destek sağlayabilmek için uzun süreli İstanbul’da kalması gereken genç Paşa,1903 yılında Çubuklu’da iki ahşap yalı satın alır. Zamanla yalılarının arkasındaki yamaçları ve üst düzlüğü kapsayan 270 dönümlük bahçeyi de alan Paşa,1907 senesinde İtalyan mimar Delfo Seminati’ye o devrin mimari modasına uygun olarak art nouveau tarzındaki muhteşem saray yavrusunu yaptırır. 1000 m2 alan üzerine yapılan, Boğaz tepelerinden iki kıtayı birleştiren, masmavi kanalı ve yeşil ormanları seyredin kulesi ile müstesna bir yapıdır.

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.