Türkiye’de Madenler ve Enerji Kaynakları

TÜRKİYE’DE MADENLER VE ENERJİ KAYNAKLARI

Yer kabuğunun ana yapısındaki ekonomik değer taşıyan mineral topluluklarına maden adı verilir. Çeşitli yer kabuğu hareketleri ve başkalaşma olayları sonucunda kayaçların yapısındaki minerallerin etkilenmesiyle cevher (filiz) adı verilen maden yatakları oluşur. Madenlerin taş ve toprakla karışık halde ilk olarak çıkarıldığı durumuna tuvönan cevher adı verilir. Kayaçların içindeki minerallerin bazıları ergitilerek ayrıştırıldığında çeşitli metalik madenler (demir, bakır, kurşun, vb.) elde edilir. Minerallerinin doğrudan maden olarak kullanıldığı metal olmayan madenler (mermer, fosfat, kükürt vb) de vardır. Bunların dışında yakılarak yararlanılabilen enerji kaynağı durumundaki madenler (kömür, petrol, vb.) yakıt maden olarak adlandırılır.
Bir madenin işletmeye açılabilmesi için gerekli koşullar;. Kayaçların içindeki saf haldeki maden miktarının (tenör) yeterli olması,. Yeraltındaki çıkarılmamış toplam miktarının (rezerv) uzun yıllar çıkarılabilecek kadar yeterli olması,. Sanayi tesisleri ve diğer kullanım alanları gibi pazarlama yerlerine yakın olması,. Ulaşım olanaklarının gelişmiş olması,. Gerekli teknolojinin ve sermayenin olması gibi şartlardır. Türkiye, Alp orojenezine uğradığından ve bu olaya bağlı olarak volkanik ve başkalaşma olaylarının etkisinde kaldığından jeolojik oluşum yaşı oldukça gençtir. Bu nedenle ülkemiz maden çeşitliliği yönünden oldukça zengindir.  Ülkemiz maden çeşitliliği yönüyle çok zengin olmasına rağmen, tektonik ve başkalaşma hareketlerinin aynı bölgelerde sıkça görülmesi nedeniyle maden yatakları küçük çaplı ve dağınık haldedir. Bu durum ülkemizdeki madencilik faaliyetlerinin olumsuz yönde etkilemektedir.
Türkiye’deki madenlerin arayıp bulunması ve çıkarılması için 1935 yılında Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA) kurulmuştur. Bu konudaki gerekli sermaye desteği ise Etibank tarafından sağlanmaktadır.

1. Madenler

a. Demir
Türkiye’deki ağır sanayinin ham maddesi durumunda olan demir, hemen her bölgede rezervi olan bir madendir. Ancak ülkemizdeki bu rezervlerden tenörü en yüksek olanlar işletilmektedir. Bunların başlıcaları; Divriği ve Kangal (Sivas), Hekimhan ve Hasançelebi (Malatya), Havran (Balıkesir), Kayseri, Niğde ve Adana illerinin Orta Toroslar’daki Aladağlara yakın kesimleri, Kahramanmaraş ve Hatay’da bulunur. Bu rezervlerden çıkarılan demir cevheri Karabük, Karadeniz Ereğlisi, İskenderun, Kırıkkale, Sivas ve İzmir’deki demir – çelik fabrikalarında işlenir. Yıllık demir üretimimiz tuvönan olarak 4 – 6 milyon ton arasında değişir. Bu üretim ülkemizde giderek artan demir ihtiyacını tam olarak karşılayamamakta bu nedenle bazı yıllar demir ithal edilmektedir.
Dünya’da en çok demir üreten ülkeler Çin, Brezilya, Avustralya ve A.B.D.’dir. Türkiye ise sekizinci sırada yer alır.

b. Bakır
Yumuşak bir metal olan bakır, işlenmesi kolay bir madendir. Bu nedenle kullanım alanı yaygındır. Elektriği iletmesi nedeniyle elektrik – elektronik sanayisinde, Bunun yanı sıra makine sanayii, mutfak ve süs eşyaları yapımı gibi alanlarda da kullanılır. En önemli bakır yataklarımız Murgul (Artvin), Küre (Kastamonu), Maden (Elazığ) ve Çayeli (Rize) yörelerindedir. Bu yörelerden elde edilen bakır cevheri Samsun, Murgul ve Maden’deki işletmelerde işlenir. Yıllık bakır üretimimiz tuvönan olarak 3 – 5 milyon ton arasında değişir. Dünya’da en çok bakır üreten ülkeler Şili, A.B.D. ve Kanada’dır. Türkiye ise yedinci sırada yer alır.
c. Krom
Sertlik derecesi yüksek olan ve paslanmaya karşı çok dayanıklı olan krom, bu özelliği nedeniyle paslanmaz çelik sanayinden (mutfak eşyaları, makine parçaları vb.) iş makineleri sanayisine kadar birçok alanda kullanılır. Kromit mineralinden elde edilen krom birçok bölgemizde rezervi bulunan bir madendir. Türkiye’de demir, bakır ve krom üretiminin (tuvönan) yıllara göre değişimi Ülkemizdeki en önemli krom yatakları Guleman (Elazığ), Kopdağı (Erzincan), Fethiye ve Köyceğiz (Muğla), Acıpayam ve Buldan (Denizli), Orhaneli (Bursa), Mihalıççık (Eskişehir), Karsantı ve Pozantı (Adana) ve Kayseri’de bulunur. Son yıllarda 500 bin tonun altına düşen yıllık üretimimizin yaklaşık yarısı ihraç edilir. Gerideki miktar ise Elazığ ve Antalya’daki ferro krom fabrikalarında işlenir. Dünya’da en çok krom üreten ülkeler Güney Afrika Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Hindistan ve Filipinler’dir. Türkiye ise beşinci sırada yer alır.
d. Boksit
Boksit madeninin işlenmesiyle alüminyum madeni elde edilir. Stratejik öneme sahip bir metal olan alüminyum, elektrik – elektronik sanayii, izolasyon malzemelerinin yapımında, konserve ve ambalaj sanayiinde, inşaat sektöründe ve otomotiv sanayiinde olmak üzere birçok alanda kullanılır. Türkiye’deki başlıca boksit yatakları; Akseki (Antalya), Seydişehir (Konya), Milas (Muğla) ve Saimbeyli (Adana) gibi yörelerde bulunur. Bu yörelerden elde edilen boksit Seydişehir’deki alüminyum tesislerinde işlenir.
e. Bor mineralleri
Tuz bileşiği halinde olan bor mineralleri, hafif ve kimyasal etkilere karşı dayanıklıdır. Bu özelliği nedeniyle plastik, elyaf, ısıya dayanıklı cam sanayii, temizlik maddeleri üretimi, fotoğrafçılık, emaye ve porselen, çimento, ilaç ve boya sanayii gibi alanların yanı sıra roket ve jet yakıtları ile nükleer enerji üretiminde kullanılan bir madendir. Bu nedenle stratejik bir madendir.Türkiye’de bor mineralleri üretiminin (tuvönan) yıllara göre değişimi
Dünya bor mineralleri rezervinin yarıdan fazlası Türkiye’de bulunur. Bu rezervin bulunduğu baslıca maden yataklarımız; Seyitgazi (Eskişehir), Bigadiç ve Susurluk (Balıkesir), Emet (Kütahya) ve Mustafa Kemalpaşa (Bursa) yörelerindedir. Bu yörelerden elde edilen ham boraks tuzları Bandırma (Balıkesir)ve Kirka (Eskişehir) yörelerindeki fabrikalarda islenir.
Dünya’daki bor mineralleri rezervinin yarıdan fazlası Türkiye’dedir. Türkiye’den sonra ikinci sirada

f. Zımpara taşı

Başkalaşım kayaç türü olan sert bir bileşiktir. Ahşap ve metal yüzeylerinin parlatılmasında kullanılır. Türkiye’deki baslıca zımpara yatakları; Yatağan (Muğla), Aydın ve Denizli illerinde bulunur.

g. Kükürt
Kimyasal özelliği nedeniyle tarım alanlarının ilaçlanmasında, asfalt yapımında ve kimya sanayisinde kullanılır. En önemli kükürt yatağı olan Keçiborlu (Isparta) yöresindeki isletmeler kapatılmıştır. Kükürt üretimimiz petrol rafinerilerinin artıklardan ve ithalat yoluyla karşılanır.
h. Barit
Petrol ve gaz sondajlarında baskıyı kontrol etmek ve patlamalar sırasında kuyu duvarlarını sabitleştirmede kullanılır. Ayrıca boya, deri, kumaş ve elektronik eşyalarda (televizyon) da kullanılmaktadır. Alanya ve Gazipaşa (Antalya), Elbistan (Kahramanmaraş), Muş ve Eskişehir yörelerinden çıkarılan barit; İzmit, İzmir, Elazığ, Eskişehir ve Antalya’daki barit unu fabrikalarında işlenir.
ı. Tuz
Kimya sanayii, dericilik, konserve ve salça sanayisine kadar birçok alanda kullanılan tuz, ülkemizde bol miktarda bulunur. Ülkemizdeki tuz üretimi denizlerden, göllerden ve kaya tuzu yataklarından elde edilir. Yıllık tuz üretimimiz 1 750 000 ile 2 200 000 ton arasında değişir. Üretilen tuzun yarıdan fazlası göllerden elde edilir. En önemli göl tuzu yatağımız Tuz gölüdür. En büyük deniz tuzlamız ise İzmir körfezindeki Çamaltı tuzlasıdır. Kaya tuzu yataklarımızın başlıcaları ise Çankırı, Kırşehir, Nevşehir, Yozgat, Erzurum, Iğdır, Kağızman (Kars) ve Ağrı yörelerindedir.

Manganez:

Demir,çinko, kobalt gibi çeşitli elementlerle birlikte bulunan manganez cevheri, işlenerek saf
manganez haline dönüştürülür. Sert ve dayanıklı sanayi çeliği yapımında kullanılır. En önemli manganez yataklarımız; Ceyhan (Adana),Denizli, Kastamonu, Balıkesir, Burdur ve Sivas illerindedir.

Antimon:

Antimon cevherinin demir tozu ile ısıtılması yoluyla elde edilen antimon, paslanmaz metal sanayii, matbaacılık, ilaç, cam ve seramik sanayii gibi alanlarda kullanılır. Antimon yatakları Balıkesir, Tokat. Kütahya, İzmir. Bilecik ve Niğde illerinde bulunur. Cıva: Doğal ortamda sıvı olarak elde edilen tek metal madendir. Ölçü aletleri yapımında, boya sanayisinde, tarım ilaçları yapımında kullanılabilen cıva, insan sağlığına verdiği zararlar ve çevre kirliliği oluşturması gibi nedenlerden dolayı ülkemizde çoğunluğu Ege Bölgesi’nde yer alan cıva isletmeleri kapanmıştır. Volfram (Tungsten): ısıya ve darbelere karşı dayanıklılığı nedeniyle is makineleri, demir yolu araçları, uzay araçları, uçak ve gemi yapımı gibi alanlarda kullanılır. Bursa (Uludağ)’da yer alan tek volfram isletmemiz zarar etmesi nedeniyle kapatılmıştır.

Fosfat:

Kayaçlar halindeki tuz bileşikleri olan fosfat, petrokimya sanayii, gübre sanayii, çimento, cam ve seramik sanayii gibi birçok alanda kullanılır. Türkiye’deki fosfat yatakları sınırlı sayıda olup bunlar Adıyaman, Bingöl ve Bitlis illerindedir. Buralardan elde edilen fosfat Mardin (Mazıdağı) fosfat isletmelerinde islenir.

Asbest:

Çok yüksek sıcaklıklara ve ateşe dayanıklı olan yanmaz bir madendir. itfaiyeci elbiseleri, otomobillerin fren balataları ve çatı malzemesi olan eternit yapımında kullanılır. Önemli asbest yataklarımız Bursa, İskenderun, Erzincan, İzmir, Muğla ve Sivas illerinde
yer alir.

Mermer:

Mermer yatakları bakımından zengin olan ülkemiz Dünya’nın önemli mermer üreticilerindendir. Çok çeşitli türde mermer yataklarının bulunduğu ülkemizde bu yatakların çoğunluğu Marmara ve Ege bölgelerindedir. Marmara adasi (Balıkesir), Balıkesir, Bursa, Bilecik, Muğla, Afyon ve Denizli illeri baslıca mermer yataklarının bulunduğu illerimizdir.

Küçük süs eşyaları, takı ve pipo gibi eşyaların yapımında kullanılan hafif ve parlak yüzeyli lüle taşı ise Eskişehir’de çıkarılır. Yine küçük süs eşyaları ve tesbih yapımında kullanılan Oltu taşı Erzurum’un Oltu ilçesinde çıkarılır.

2. Enerji Kaynakları

Türkiye’deki enerji kaynakları yakılabilen madenler (kömür, petrol ve doğalgaz), su gücü, rüzgar gücü, güneş, jeotermal kaynaklar, radyoaktif mineraller (uranyum ve toryum) gibi çok çeşitli kaynaklardır. Bu kaynakların potansiyeli de oldukça fazladır. Bu özelliği nedeniyle ülkemiz önemli bir avantaja sahiptir. Ülkemizdeki başlıca enerji kaynakları ile bunların elde edildiği yerler şunlardır:

a. Taşkömürü

Birinci jeolojik zamanın karbon döneminde oluşmuş bir kömür türüdür. Kalorisi yüksek olduğundan ülkemizde demir – çelik sanayiinde yakıt olarak kullanılır. Ülkemizdeki tas kömürü yatakları Zonguldak (Ereğli’den Amasra’ya kadar olan geniş bir havza) ‘ta yer alır. Buradan elde edilen tas kömürünün büyük bir bölümü Ereğli ve Karabük’teki demir – çelik fabrikalarında, geri kalanı ise Çatalağzı termik santralinde elektrik üretiminde kullanılır.

b. Linyit

Tas kömürüne göre kalori değeri daha düşük olan linyit, üçüncü jeolojik zamanda oluşmuş bir kömürdür. Arazilerinin büyük bir bölümü üçüncü jeolojik zamanda oluştuğundan ülkemiz linyit yatakları bakımından oldukça zengindir. Hemen her. bölgemizde yer alan linyit yataklarımızın başlıcaları; Elbistan (Kahramanmaraş), Soma (Manisa), Kütahya (Seyitömer, Tunçbilek veTavsanlı), Yatağan (Muğla), Çan (Çanakkale), Beypazarı ve Nallıhan (Ankara), Erzurum ve Amasya’dır. Ülkemizde üretilen linyitin yarıdan fazlası termik santrallerde, geri kalan kesimi ise konutların ısıtılmasında ve sanayide kullanılır. Linyitle çalışan başlıca termik
santrallerimiz; Soma, Seyitömer, Tunçbilek, Yatağan, Afşin – Elbistan, Çayırhan ve Orhaneli santralleridir.

c. Petrol

Büyük ölçüde üçüncü jeolojik zamanda oluşmuş arazilerde bulunan bir madendir. Ülkemizin petrol rezervlerinin zengin olduğu, ancak bu rezervlerin yüzeye yakin olmadığı çok derinlerde olduğu konusunda görüşler vardır. Türkiye’nin bugünkü petrol ihtiyacı 25,5 milyon ton  civarında olup bunun ancak % 10’u ülkemizden elde edilmektedir. Geri kalan kesim ise ithal edilmektedir. Ülkemizdeki petrol üretiminin tamamına yakini Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden karşılanır. Bu bölgeden elde edilen ham petrol Batman’daki rafineride
işlenir. Dışarıdan ithal edilen ham petrol ise İzmit (İpraş), İzmir Aliağa), Kırıkkale (Ortadoğu) ve Mersin v”as rafinerilerinde islenmektedir.

d. Doğalgaz
Petrolün gaz haline dönüşmüş bir biçimi olan doğalgaz petrol rezervlerinin çevresinden çıkarılır. Temiz bir yakıt olması nedeniyle son yıllarda kullanım alanı yaygın olan doğalgaz ülkemizde sinirli bir üretime sahiptir. Türkiye’nin yıllık doğalgaz ihtiyacı yaklaşık 10 milyar m3 iken, ülkemizde üretilen yıllık doğalgaz miktarı 250 – 750 milyon m3 kadardır. Bu nedenle doğalgaz ithalatımız oldukça fazladır.

Türkiye’nin en çok doğalgaz aldığı ülke Rusya Federasyonu’dur. Önümüzdeki yıllarda Kazakistan ve Türkmenistan petrolleri ile doğalgazını Türkiye üzerinden Dünya’ya taşıma projesi olan Bakü – Ceyhan Boru Hatti Projesi’nin gerçeklesmesi beklenmektedir.

Ülkemizde doğalgaz yataklarının bulunduğu yerler;Hamitabat (Kırklareli),Hayrabolu (Tekirdağ) ve Çamurlu (Mardin) yöreleridir. Buralardan elde edilen ve ithalatla gelen toplam doğalgazın büyük bir bölümü elektrik enerjisi elde edilen termik santrallerimizde kullanılır. Bu santrallerimiz; Hamitabat (Kirklareli),Ambarlı (İstanbul) ve Ovaakça (Bursa)’dır. Geriye kalan miktar ise sanayide ve konutların ısıtılmasında kullanılır.

e. Su gücü

En güvenilir ve en temiz enerji kaynağı olan su gücü ülkemizde potansiyeli oldukça fazla olan bir enerji kaynağıdır. Türkiye’de akarsular üzerinde kurulu olan ve akarsuyun yüksekten  üşerek tribünleri çalıştırması esasına dayanan santrallere hidroelektrik santral denir. Bu  santrallerden akarsu gücüne dayalı elektrik (hidroelektrik) üretilir. Türkiye’nin ortalama  yükseltisinin fazla olması ve akarsuların dar ve derin vadilerde akması nedeniyle hidroelektrik potansiyeli oldukça fazladir. Coğrafi bölgelerimiz arasında hidroelektrik potansiyeli en yüksek olan bölgemiz Doğu Anadolu Bölgesi’dir.

Türkiye,hidroelektrik potansiyel bakımından Avrupa’da Rusya Federasyonu ve Norveç’ten sonra üçüncü sıradadır.

Türkiye’de üretilen yıllık elektrik enerjisi üretimi 2003 yılı verilerine göre yaklaşık 140 milyar kwh’tir.Bu enerjinin yaklaşık % 25’i hidroelektrik santrallerden karşılanmıştır.

Hidroelektrik santrallerden elde edilen enerjinin nüfusun kalabalık olduğu kentlere ve sanayi bölgelerine taşınması sırasında meydana gelen kayıplar ve barajların zamanla ömrünün tükenmesi gibi nedenlerden dolayı hidroelektrik santrallerden elde edilen enerji ülke ihtiyacını tam olarak karşılayamamaktadır. Bu nedenle elektrik enerjisi elde edilebilecek başka enerji kaynaklarına ihtiyaç vardır.
f. Rüzgar gücü
Çevre kirletmeyen temiz bir enerji olması, ham maddesinin olmaması ve yenilenebilen(tükenmez) bir enerji kaynağı olması gibi özellikler rüzgar gücünün
kullanılmasını cazip hale getirmiştir. Ancak pahalı bir yatırım olması nedeniyle ülkemizde rüzgar gücüyle çalışan santraller yok denecek kadar azdır. Bu santral-
Ierin ilki Çesme (İzmir)’nin Alaçatı beldesinde 1998 yılında kurulmuştur. Rüzgar potansiyeli yüksek olan Çanakkale,Muğla, Balıkesir ve Manisa gibi illerde de bu
tür santrallerin kurulması planlanmaktadır

g. Güneş Enerjisi

Yenilenebilen yani tükenmeyen enerji kaynakları içinde en önemlisidir. Türkiye’nin orta kuşağın güneyinde Akdeniz iklim bölgesinde yer alması nedeniyle, birçok
bölgemizde yıl içindeki güneşli gün sayısı ve güneşlenme süresi yeterli düzeydedir. Yıl içinde güneşlenme süresi en yüksek bölgemiz Güneydoğu Anadolu Bölgesi
iken güneşlenme süresi en düşük bölgemiz Karadeniz Bölgesi’dir. Elektrik enerjisi elde etme, otomobil yakıtı, ısınma ve sıcak su elde etme gibi birçok alanda faydalanılan güneş enerjisi ülkemizde daha çok ev ve is yerlerinin ısınmasında ve sıcak su elde edilmesinde faydalanılmaktadır.

h. Jeotermal enerji

Yer’in derinliklerine doğru her 33 metre derinlikte sıcaklık yaklaşık 1 C artar. Bu nedenle Yer’in derinliklerinde suyun kaynama derecesinden (100 C ) çok daha
yüksek sıcaklıklarda buhar halinde sular bulunabilmektedir.150 C – 200 C sıcaklıklardaki su buharı sondajlarla yeryüzüne çıkarılarak elektrik enerjisi elde
edilir. Ülkemizde bu amaçla kurulmuş olan jeotermal  santral Sarayköy (Denizli)’de yer alır. Suyun kaynama sıcaklığının altında olan sıcak sular ise konutların ve
seraların ısıtılmasında kullanılmaktadır.

i. Nükleer enerji

Uranyum ve toryum gibi radyoaktif minerallerin atomlarının parçalanmasıyla açığa çıkan enerjiye nükleer enerji adi verilir. Ülkemizde stratejik madenler grubunda yer alan uranyum ve toryum minerallerinin rezervlerinin tespit edilmesi çalışmaları devlet tarafından sürdürülmektedir. Türkiye’deki uranyum ve toryum rezervlerinin sinirli olup bunların islemeye yönelik bir isletme yoktur. Ayrıca henüz nükleer enerji santralimiz de bulunmamaktadır.

3. Madenciliğin ve Enerji Üretiminin

Türkiye Ekonomisindeki Yeri ve Önemi Maden çeşitliliği ve rezervleri yönüyle oldukça avantajlı bir durumda olan ülkemiz, madencilik sektöründen
yeterince yararlanamamaktadır. Bu sektörde çalışan nüfus oranı ile bu sektörden elde edilen milli gelir gelişmiş ülkelere oranla çok düşüktür. Gelişmiş ülkelerde
madencilik sektöründen elde edilen milli gelir % 20’ler civarındayken, ülkemizde bu gelir % 1’Ier civarındadır.Son yıllarda çevre kirliliği oluşturmaması nedeniyle
kullanımı yaygınlaşan yenilenebilir (tükenmez) enerji kaynakları olan rüzgar, güneş enerjisi ve jeotermal enerji gibi enerji kaynakları bakımından ülkemiz zengin
bir potansiyel e sahiptir.Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren günümüze kadar
olan süreçte nüfusumuzun ve sanayileşmenin artmasıyla enerjiye olan ihtiyacımız giderek artmıştır. Bugün Türkiye’nin elektrik enerjisi tüketimi yaklaşık 112 milyon
kwh iken üretim yaklaşık 140 milyon kwh kadardır.

Elektrik enerjisi ihtiyacımızı hidroelektrik santrallerimizin yanı sıra büyük ölçüde termik santrallerden karşılamaktayız.Özellikle doğalgazla çalışan santraller
elektrik üretimimizin büyük bir bölümünü karşılamaktadır.Bu nedenle doğal gaz ithalatımız oldukça fazladır.Ayrıca üretimimizin kısıtlı olması nedeniyle ithal ettiğimiz bir başka enerji kaynağı da petroldür. Bu ürünlere her yıl milyarlarca dolar ödenmektedir. Bu da dış ticaret açığımızın büyümesine ve ekonomimizin olumsuz yönde etkilenmesine neden olmaktadır. Sonuç olarak enerji tasarrufu bilincinin her vatandaşa kazandırılması gerekmektedir.

“Türkiye’de Madenler ve Enerji Kaynakları” üzerine 2 yorum

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.