Romantizm

Klâsisizme tepki olarak,
19. yüzyılın birinci yarısında (1830’lu yıllar)
İngiltere’de ortaya çıkmış ve bütün Avrupa’da, özellikle Fransa, İngiltere ve Almanya’da çok gelişmiştir.
Klâsik akımın bütün kural ve şekilleri kırılmıştır.
Klâsisizmin aksine duygulara, hayallere, içgüdülere ve tutkulara aşırı derecede yer verilmiştir.
Dilde ve ifadede serbest davranılmış, sanatlı ve süslü bir dil kullanılmıştır. Dilde de konuda olduğu gibi tezada yer verilmiştir.
Konular eski Yunan ve Lâtin kaynaklarından alınmak yerine, millî tarihten ve günlük hayattan alınmıştır. Yunan mitolojisi yerine Hıristiyanlık ve millî efsaneler işlenmiştir.
Klâsisizmin ihmal ettiği din duygusuna önem verilmiştir.
Klâsisizmin tersine Romantizmde tabiat önem kazanmış, büyük bir sevgiyle uzun uzun tabiat tasvirleri yapılmıştır.
İnsanlar çevreleri içinde işlenmiştir. Ancak tabiat, sadece bir fon olarak kullanılmıştır.
Yazarlar, eserlerinde kişiliklerini gizlememiş; kendi duygularını, sevinçlerini, üzüntülerini, öfkelerini, izlenimlerini anlatmış, öğüt verip okuyucuyu duygulandırmışlardır.
Fransız İhtilâli sırasında dökülen kanlar romantiklerde derin bir melânkoliye sebep olmuştur. Bu yüzden yaşamayı acı çekmek saymışlar, acındırmaya önem vermişlerdir. Veremi, intiharı, genç yaşta ölmeyi moda hâline getirmişlerdir.
Tezat önemlidir; tabiatta ve hayatta zıt olan her şey sanata sokulmuştur. İdeal insanlar kullanıldığı gibi, iyi-kötü, güzel-çirkin, yanlış-doğru çatıştırılmış, kahramanlar ya iyi ya da kötüyü temsil etmişlerdir. Soyut tipler yerine, somut, yaşayan tipler seçilmiştir.
Üç birlik kuralı kırılmış ve bu da tiyatroda dram türünü geliştirmiştir.
Bu akımda özellikle şiir (lirik şiir), tiyatro, deneme, gezi ve roman türleri çok gelişmiştir.
Başlıca temsilcileri
Fransa’da: Chateaubriand, J. J. Rousseau, Victor Hugo (akımın öncüsü; şiir, roman ve dramda), A. Dumas, A. de Musset, A. de Vigny;
Almanya’da: Goethe, Schiller;
İngiltere’de: Lord Byron, Shelley; (Shakespeare romantizmin kaynağı sayılır)
Türk edebiyatında;
Bu akımda geniş hayallere, millî ruha ve tabiata verilen önem sebebiyle Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan, Ahmet Mithat (bir ölçüde), Recaizade Mahmut Ekrem, Tevfik Fikret (ilk dönem şiirleri ile) bu akımı benimsemiş veya eserlerinde yansıtmışlardır

Reblog this post [with Zemanta]

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.