Realizm ve Parnasizm

REALİZM

19. yy.ın ikinci yarısında Romantizme tepki olarak doğmuş ve gelişmiştir.
Daha çok roman ve hikâye türünde gelişmiştir.
Sanatın sanattan başka gayesi yoktur. Dinî, ahlâkî ve sosyal amaçları da yoktur.
Beş duyuyla algıladıklarımızı var sayan Pozitivizm felsefesinden etkilenmiş; tabiatı, toplumu, olayları ve gerçeği olduğu gibi anlatma yolunu tutmuştur.
Gerçeğin yansıtılmasında gözleme başvurulmuştur. Tarafsız bir şekilde tasvir yapılmasına önem verilmiştir.
Olayların oluşumunda etkili olan sosyal nedenler incelenmiştir.
İnsan kişiliğinin oluşmasında çevrenin önemli olduğu düşünülmüş ve çevre bütün ayrıntılarıyla işlenmiştir. Bu yüzden kahramanlar, karakterlerine, yaşlarına ve çevrelerine göre tanıtılır. Karakter tasvirleri ve töreler önemlidir.
Kahramanlar, hemen her yerde ve her zaman karşılaşabileceğimiz kişilerdir.
Duyguların yerini insan ve toplum gerçekleri almıştır. Sanatçı eserinde kendini gizler, kendi görüş ve duygularını eserine yansıtmaz. His ve hayale kapılmadan toplum gerçeklerini olduğu gibi ve tarafsız olarak yansıtır.
Biçim güzelliği konu kadar önemlidir. Edebî güzelliğe ve üslûba önem verilmiş, kelimelerin seçiminde özen gösterilmiştir. Üslûp yağmacıksız ve kusursuz olmalıdır.
Önemli temsilcileri

Fransa’da: Honore de Balzac (kurucusu), G. Flaubert, Stendhal, Goncourt Kardeşler;

Rusya’da: Tolstoy (kurucusu), A. Çehov, Dostoyevski

Türk edebiyatında

Recaizade (ilk realist roman ve hikâye yazarı), Samipaşazade Sezai, Nabizade Nazım, Halit Ziya (en önemlisi), Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Yakup Kadri Karaosmanoğlu

PARNASİZM

19. yy.ın sonlarında,şiirde romantizme tepki olarak Fransa’da doğmuştur.Realizm ve natüralizmin şiire uygulanmasıdır.Şiirde, şairin şahsi duygular gizlenerek, tabiat manzaraları ve felsefî düşünceler anlatılmıştır. Tasvirler oldukça canlı ve başarılıdır.
Parnasyenler, toplumun problemleri ile ilgilenmemiş; dış görünüşe, doğal güzelliklere, gözlem ve tasvire önem vermiş, yabancı ülkelerin sanata elverişli, egzotik güzellikleri ile de ilgilenmişlerdir.
Parnasçılara göre şiirin temel amacı güzelliktir. Bundan dolayı sanat için sanat görüşünü benimsemişlerdir.
Düşünceye, şekil ve söyleyiş güzelliğine önem vermişlerdir. Ölçü ve kafiye önemlidir. Kelime seçimine, sıralanışına ve bununla sağlanan ahenge büyük önem verilmiştir. Bu bakımdan mısraın özünde bir duygu aranmamıştır.
Tarihi olaylar, kişiler, uygarlık ve kültürler şiire konu edilmiştir. Kendi tarihlerindeki üstün dönemlere ve yükselişlere özlem duymuşlardır.
Yunan, Lâtin kültür ve mitolojisine geri dönülmüştür.

Önemli temsilcileri
Th. Gatier, Lisle, S. Prudhomme, François Coppe, Banville, Heredia,

Türk edebiyatında
Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Yahya Kemal

Reblog this post [with Zemanta]

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.