Gelişen Türkiye

Türkiye için 1945 yılı sonrasında toplumsal, kültürel, siyasi ve ekonomik açıdan yeni bir dönem başlıyordu. Ülkemizde çok partili hayata geçilmesi ile ekonomi alanında bir değişim ve gelişim yaşanmaya başlandı. Bu dönemde yatırımları teşvik amacıyla devletin yatırımları yanında özel sektör yatırımlarına da önem veren bir politika izlendi.

Özellikle 1950 sonrasında makineleşme ile birlikte tarım alanları genişledi ve tarımsal üretim arttı. Üretimin artmasında gübre kullanımı ve sulamanın yaygınlaştırılması da etkili oldu. Bu yıllarda sanayileşmeye de ağırlık verildi.

1960’lı yıllara gelindiğinde ülkemizin kalkınması yolunda planlı bir ekonominin gereklerini yerine getirmek amacıyla Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) kuruldu. DPT ile yatırımların planlanması, izlenmesi, değerlendirilmesi ve ülke öz kaynaklarının öncelikler dikkate alınarak kullanılabilmesine imkân sağlamak amaçlandı.

1950’lerde yaşanan hızlı nüfus artışı yatırımların yetersiz kalmasına yol açtı. İşsizlik hızla arttı. Köyden kente göç hızlandı. DPT ile Sağlık bakanlığı arasında aile planlamasını temel alan bir çalışma başlatıldı.

Cumhuriyetin ilk yıllarında başlayan sağlık alanında kurumlaşma çabaları 1945’den sonra hız kazandı. 1960 yılından sonra sağlık hizmetlerinin kalitesinin yükseltilmesine çalışıldı. Sağlık hizmetleri çağın gereklerine uygun olarak geliştirildi.

1965-1970 yılları arasında birçok sanayi ürününü yurtdışından ithal eden Türkiye yerli sanayinin güç kazanmasıyla kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek duruma geldi.

1970’li yıllarda dünyada başlayan ekonomik kriz ülkemizi de olumsuz olarak etkiledi. Halk temel ihtiyaçlarını daha ucuza alabilmek için uzun kuyruklarda beklemek zorunda kaldı.

1970’li yıllarda tarımda makineleşmenin işgücüne duyulan ihtiyacı azaltması, miras yoluyla toprakların bölünmesi ve hızlı nüfus artışı gibi nedenlerle iş imkânlarının olduğu büyük kentlere göç etmeye başladı.

İç göçün yanı sıra İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gelişmiş Avrupa ülkelerinin işgücüne ihtiyaç duyması üzerine birçok vatandaşımız, Almanya, Hollanda, Avusturya gibi ülkelere gitmek zorunda kaldı.

1950’li yıllara kadar demiryolu ağırlıklı olan ulaşım politikamız bu tarihten sonra kara yolu, deniz ve hava yolu taşımacılığında meydana gelen gelişmeler üzerine yolcu ve yük taşımacılığı artış göstermiştir.

Gelişen teknoloji ile günümüzde ulaşımda uçaklar, hızlı trenler ve hızlı feribotlar kullanılmaya başlandı.

 

Atatürk döneminde İstanbul ve Ankara’da ilk radyo istasyonları kuruldu. 1952 yılında İTÜ tarafından ilk televizyon yayını yapıldı. 1968 yılında TRT yayın hayatına başladı. 1990 yılında özel televizyon kanallarının yayın hayatına girmesiyle televizyon toplumumuzu her alanda etkilemeye başladı.

Sinema sektöründe de olumlu gelişmeler yaşandı. Ülkemizin en eski film festivali olan Antalya Altın Portakal Film Festivali 1964 yılında kuruldu. Günümüzde bu film festivali uluslar arası nitelik kazanmıştır. Nitelikli filmler üretilmesi amacıyla Türk sinema sektörü devlet tarafından desteklenmeye başlandı. Türk filmleri ve yönetmenleri uluslar arası başarılar elde ederek ödüller kazanmaya başladı.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türk sporu önemli başarılar elde etmeye başladı. 1948 Londra Olimpiyatları’nda Türkiye olimpiyat yedincisi oldu. 1998 Seul Olimpiyatları’nda halterde Naim Süleymanoğlu altın madalya kazandı. 2002 yılında Türk Milli Takımı, dünya üçüncüsü olarak önemli bir başarı kazandı.

1980’li yıllarda ekonomi alanında enflasyonu düşürmek, dünya ekonomisi ile bütünleşerek ihracatı artırmak için ekonomik istikrar programları uygulanmaya başladı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden ekonomi olumsuz etkilendi. 1990 yıllarında ekonomik krizler yaşandı. Ekonomik alanında alınan önlemlerle Türk ekonomisi yeniden gelişme yoluna girdi.

Nitelikli insan yetiştirilmesi günümüz ülkeleri için oldukça önemlidir. Bundan dolayı eğitim öğretimin geliştirilmesi yolunda atılan adımlar ülkelerin kalkınmasına önemli katkılar sağlamaktadır. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren eğitim seviyemizi yükseltmek için gayret gösterilmiştir. Yeni okullar açılmış, öğretmen sayısı ve eğitime kazandırılan öğrenci sayısında önemli artış görülmüştür. 1997-1998 öğretim yılından sonra zorunlu eğitim 8 yıla çıkarılmıştır. Bu şekilde eğitimin kalitesinin yükseltilmesine gayret gösterilmiştir.

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.