Ekosistemler Neden Değişiyor Ve Bozuluyor

Doğadaki her varlık sürekli bir değişim içindedir. Bu değişimin bir bölümü doğal yollar la bir bölümü de insanların etkisi ile ortaya çıkar.
a.Doğal Kaynaklı Bozulmalar
Doğal afetler çevrenin bozulmasında etkili olur. Doğal kuvvetlerden gücünü alan depremler, seller, arazi kaymaları, yanardağ ve kuraklık olayları çevrenin değişmesine neden olur. Bu saydığımız doğal afetler aynı zamanda can ve mal kaybına da sebep olur. Ülkemizin %90’nı deprem kuşağı üzerindedir.
1900 yılından günümüze kadar ülkemizde 16 büyük deprem olmuştur. Bu depremlere 100.000 yakın insan hayatını kaybetmiştir. Deprem sonrası meydana gelen yıkıntı ve moloz yığınları çevre kirliliğine yol açar. Ayrıca, depremin neden olduğu zararları karşılaya bilmek için çok fazla kaynak tüketilmiştir.
Sel felaketinin neden olduğu su baskınları, yerleşim ve tarım alanlarına zarar vermektedir. Büyük yağışlar sonucunda toprak kaymaları ve arazi yapısında değişiklikler görülmektedir. Hindistan ve Pakistan da görülen muson yağmurları büyük zarar vermektedir. Bütün bu olaylar çevreyi olumsuz etkilemektedir.
Amerika da her yıl 50-100 bin fırtınanı arasında ortalama 770 kasırga meydana gelir. Meteorologların kasırga şeridi dedikleri belirli bir yerde gerçekleşen bu kasırgalar, Teksas’ tan başlayıp Oklahoma, Kansas, Missouri, Nebraska, ve Güney İllinois ten geçerek Kuzey Iowo da bitmektedir. Bu kasırgaların çoğu 15-20 dakika sürmektedir. Fırtınanın büyümesine aşırı nenli ortam neden oluyor. Şiddetli fırtınaların büyük bir bölümü ayrı nemlilikteki hava kütlelerinin karşılaştığı yerde doğmaktadır.
Bir bölgedeki su kaynaklarının, bitki ve özellikle ekinlerin yetişmesinde yetersiz kaldığı geçici çoğu zaman felaket niteliği taşıyan aşırı susuzluk kuraklık olarak adlandırılır. Kuraklık , atmosferden gelen yağışların miktarı buharlaşma ya da başka bir sebeple toprağın yitirdiği su miktarından az olduğu zaman görülür.şiddetli rüzgarlar, nem derecesinin düşük olması ve sıcaklık bu duruma neden olabilir. Yılın her mevsimini benzer koşullar arasında geçiren bölgelerde kurak mevsimden söz edilir.
İnsanoğlunu yüzyıllar boyu korkutmuş olan ve zaman zaman büyük yıkımlara yol açan yanardağlar bir takım karmaşık jeolojik olayların ürünüdür. Magma yuvası yer yuvarlağı içinde 10-20 km derinlikte bulunur. Magma üzerinde basıncın azalması , sıcaklığın düşmesi, kristalleşme gibi etkenler magma içindeki gazların ayrışmasına yol açar. Genleşen gazlar magma yuvasının yanlarını büyük bir güç ile iter. Oluşan yarıklardan dışarı çıkar. Bu gün yer yüzünde yaklaşık 500 etkin yanardağ vardır. Bunlardan duman gaz , kül yada lav püskürür. Türkiye’de ki başlıca sönük yanardağlar; kula dolaylarındaki küçük koniler, Karadağ , Hasan dağı, Erciyes, Nemrut, Süphan, Tendürek ve Ağrı dağıdır.

b.İnsan Kaynaklı Bozulmalar

1.Aşırı Nüfus Artışının Etkileri
Belirli bir bölgede toplu olarak yaşayan insanlar,o yerin nüfusunu meydana getirirler.
O bölgenin nüfusu,ölüm ve doğumlara göre değişir. Bundan önceki yüzyıllarda ölüm ve doğum oranları birbirine yakın olduğu için Dünya’nın nüfusu fazla artmamıştır.17. yüzyılda Dünya nüfusu 500 milyon civarında iken bu gün 6,5 milyar dolayında olduğu bilinmektedir.
Son yıllardaki tıp ve teknolojik alanlardaki hızlı gelişmeler,insanın refah düzeyini ve ömrünü artırmıştır. Bu olay,nüfus artışında çok etkili olmuştur.
Artan nüfusun ihtiyaçları karşısında,sınırlı olan Dünya’daki doğal kaynaklar hızla tüketilmekte ve yetersiz kalmaktadır. İnsanların giyim,beslenme,barınma ve sosyal ihtiyaçları hızla çoğalmaktadır. Bu ihtiyaçlarını karşılamak için çok fazla ham madde tüketmek zorunda kalmışlardır. Bu durum ise çevre kirliliğine neden olmaktadır..
Kırsal yerleşim bölgelerinde artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla tarlaya gereksinim duyulmaktadır. Bunun için ormanlık alanlar yakılıp kesilmekte ve meralar tarım alanlarına açılmaktadır. Bu durum,o bölgenin doğal hayat düzenini olumsuz etkilemekte ve çevre sorunlarına neden olmaktadır.
Ayrıca,son yıllarda kırsal kesimden kentlere hızlı göç olayları yaşanmaktadır. Bu durum sosyal ve ekonomik sorunlara neden olduğu gibi plansız,alt yapısız ve kontrolsüz yerleşime neden olmaktadır. Bu olumsuz gelişmeler, çevreyi hızla kirletmektedir.

II. Plansız Sanayileşmenin Etkileri
Toplumun artan ihtiyaçlarını karşılamak için sanayileşmek gereklidir. Çağdaş uygarlık düzeyini yakalayabilmek için tüm toplumların sanayileşmeleri şarttır. Sanayi tesisleri pahalı yatırımlardır. Sanayi tesislerinin, daha ekonomik üretim yapması ve daha az çevre kirliliğine neden olması için belirli bir bölgede toplanmaları gerekir. Bu şekilde ihtiyaçları daha kolay sağlanır. Bu bölgede meydana gelecek sorunlara, toplu olarak daha kolay çözümler bulunabilir.
Sanayi tesisleri, toplumun ihtiyaçlarına göre planlanmadan ve gelişi güzel yerlere kurulursa daha büyük sorunlara yol açar. Sanayi kuruluşlarının sıvı, katı, ve gaz halindeki artıkları çevre kirliliğine neden olur. Sıvı atıklar su kaynaklarına dökülerek biyolojik yaşamı ve tarımı olumsuz etkiler. Su ekosistemi ortamlarına zarar verir.
Kimyasal karakterli katı atıklar ise toprağı kirleterek biyolojik dengenin bozulmasına sebep olur. Katı atıkların atıldıkları çöplük alanlara yağan yağmurlar,buradaki maddeleri çözerek toprağın derinliklerine sızarlar. Böylece, yer altı su kaynaklarının kirliliğine yol açar.
Sanayi tesislerinin bacalarından çıkan kükürt dioksit,karbon dioksit ,karbon monoksit azot oksit ve metan gibi gaz atıklar ise havayı kirletir. Bu zehirli ve zararlı gazlar,atmosfer içinde birikerek yeryüzündeki ısının uzaya yayılmasını engeller. Bu durum, Dünya’nın ısınmasını sağlar. Bu olaya sera etkisi adı verilir. Sera etkisi olayı,ekolojik dengeyi bozarak iklimin değişmesine neden olur. Ayrıca,kükürt dioksit gazı atmosferdeki su buharıyla birleşerek sülfürik asitleri meydana getirir.oluşan sülfürik asitler yağışlarla yeryüzüne düşer. Asit yağmurları;ormanlara,doğal bitki örtüsüne,su ve karada yaşayan canlılara zararlar verir. Kısacası doğal dengeyi bozar. Ulaşım amacıyla yapılan yol ve liman çalışmaları da çevre tahribatına neden olmaktadır.

III.Doğal Kaynakların Bilinçsiz Kullanımı
Çevre tahribatı ve kirliliğine sebep olan faktörlerden biri de ekonomik sorunların getirdiği faaliyetlerdir. Ekonomik ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan insanlar,bilinçli ve bilinçsiz olarak çevreye zarar veririler. Aşırı kaynak tüketmek durumunda kalırlar. Tarımla uğraşan insanlar,daha iyi ekonomik koşullara ormanlık bölgeleri yakarak veya keserek tarım alanları açmaya yönelirler.
Bu ve benzer faaliyetler sonucu ulusal değerlerimiz sayılan ormanlar büyük zarar görür. Plansız kentleşme ve turizm yatırımları da ormanlarımıza büyük zara verir.
Tarımla uğraşan insanlar,daha çok üretim yapabilmek adına yapay gübreler,kimyasal ve hormonlu ilaçlar kullanmaktadırlar. Anız yakımı,yanlış ekim ve sürüm faaliyetleri de buna eklenerek toprağın yapısını ve ekolojik dengeyi bozar.
Toplum ve bireylerin yaşam düzeyleri,ekonomik kalkınmaya bağlıdır. Ekonomik kalkınma milli gelirle ölçülebilir. Ulusal kaynakların tüketimi ve çevre tahribatı,milli gelirin düşük olduğu bölgelerde daha sık yaşanır. Çünkü;insanlar için yaşam,çevre değerlerinden daha önceliklidir. Isınma,barınma ve beslenme ihtiyaçlarını ucuz bir şekilde karşılamaya çalışırlar. Kalitesiz kömür kullanarak çevreyi kirletirler. Barınma ve beslenme gereksinimleri için de aynı şekilde davranarak daha çok hammadde tüketmek zorunda kalırlar.

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.