11 sınıf dil ve anlatım 2 dönem 3 yazılı soruları 2013-2014

BARTIN KÖKSAL TOPTAN LİSESİ 2013 – 2014 ÖĞRETİM YILI 2. KANAAT DÖNEMİ

DİL VE ANLATIM 11 ORTAK SINAV SORULARI

AD SOYAD: ………………………………………………….    NUMARA: ……………………………….. SINIF: ………………………

  1. Bir gülmece havası taşıyan bu öyküde olay, bize kah­ramanın ağzından anlatılıyor. Anlatımın en belirleyici özelliği konuşma diliyle yazı dilinin ustaca birleştirilmiş olmasıdır. Konuşma dilinde geçen deyimler, halka öz­gü söyleyiş biçimleri, şaşma bildiren sözde soru biçim­leri ustaca kullanılmış. Öte yandan anlatım dümdüz bir çizgide sürüp gitmiyor, bu da sürükleyiciliği sağlıyor.

Bu parçada aşağıdaki yazı türlerinden hangisine ait özellikler ağır basmaktadır?

A) Makale                  B) Deneme

C) Eleştiri                  D) Fıkra

E) Günlük

 

  1. Önceleri, yazdıklarımı yayımlamak gibi bir planım yoktu. Gün için­de yaşadıklarımı, hislerimi, hayallerimi döküyordum kâğıtlara; ama edebi üsluptan da uzaklaşmayarak. On beş yıl boyunca her gün bıkmadan usanmadan yazdım. Sonra bazı edebiyatçı dostlarım yazdıklarımı yayımlamam konusunda ısrar ettiler. Ben de okuyu­cularım beni benden dinlesin, yaşadıklarımı günü gününe öğren­sinler diye bazı değişikliklerle yayımladım.

Bu parçada sözü edilen yazarın yayımladığı kitap, aşağıdaki türlerin hangisine bir örnektir?

A) Günlük                         B) Otobiyografi                 C) Mektup

D) Deneme                      E) Biyografi

 

  1. Montaigne, düşüncesine her adım attırışında bir Latin ozanını koltuk değneği olarak kullanır.

Aşağıdakilerden hangisi bu cümleyle anlamca özdeştir?

A) Montaigne, yeni düşünceler ileri sürerken Latin ozanlarından yararlanır.

B) Montaigne, Latin ozanlarının içinde en ön sırada sayılması gereken kişidir.

C) Montaigne’in Latin ozanlarından farkı, güldürü ustası olmasıdır.

D) Montaigne yeni düşünceler ileri sürerken çok tedbirlidir; başkalarına benzememeye çalışır.

E)Montaigne’i farklı kılan,  kendinden önceki ozanlardan farklı düşünmeye çalışmasıdır.

 

  1. Türk edebiyatı ( ) aşkı anlatan şiirler için her dönem­de tadına doyulmaz eşsiz bir kaynak oluşturur. 16. yüzyılda Fuzuli ( ) “Aşk imiş her ne var âlemde ( )” derken şiirimizde aşk ırmağının suyunun hiç kuru­lmayacağını haber verir gibidir ( )

Bu parçada ayraçlarla ( ) gösterilen yerlere, aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaret­leri sırasıyla getirilmelidir?

A) (,) (;) (?) (…)                B) (,) (:) (.) (.)            C) (;) (,) (.) (.)                                     D) (:) (,) (;) (!)                         E) (;) (:) (,) (…)

  1. Tanzimat dönemi şairlerinin çoğu şiir ustası olmak­tan ziyade şiir heveslisidir. Bir yandan şairliğin halkı aydınlatma amacıyla birleşmesi, öte yandan şiirin biçim ve özce yeni bir yapıya bürünmesi şairlerimize bugün bizi şaşırtacak kadar acemice işler yaptırdı. En iyilerini, ancak birer öncü, yenilik getirici olarak övebiliyoruz. Dönemlerinin en iyi sanatçılarının eser­lerinde bile birçok acemiliğe rastlayabiliyoruz.

Bu parçadan çıkarılabilecek sonuç aşağıdakiler­den hangisidir?

A) Tanzimat sanatçıları, bütün edebi türde eser ver­miş, tümünde de başarılı olmuşlardır.

B)Tanzimat dönemi edebiyatta pek çok yeniliğe imza atılan, önemli bir dönemdir.

C) Edebiyat araştırmalarında, Tanzimat döneminde eser veren şairlerin farklıölçütlerle değer­lendirilmesi gerekmektedir.

D)Tanzimat döneminde yenilik arayışları ve faydalı olma çabası, başarısız şiirler yazılmasına yol açmıştır.

E) Tanzimat dönemi şairleri, o güne kadar kullanıl­mamış türlerde eser vermeyi denedikleri için birçok alanda öncüdürler

  1. Küçük, sezgili bir okur kitlesine seslenen, kentli ve aydın bir seçkinler tabakasının buyruğunda yolunu arayan ilk Türk romanları; anlatı sanatının yetkin örnekleri sayılmasa da, hem belge olarak çok önemli tarihsel işlev yüklenmiş, hem de iktidara oynayan Türk aydınının kendi fikirlerini topluma benimsetmesinde ciddi bir kaldıraç rolü oynamışlardır. Mai ve Siyah gibi.

Bu parça aşağıdaki edebiyat türlerinden hangisinden alınmış olabilir?

A) Öykü                            B) Anı                      C) Söyleşi

D) Makale                        E) Fıkra

  1.    • Bir sanatçının ya da yapıtın olumlu-olumsuz yönlerini ortaya koyan yazı türüne eleştiri denir.

• Başka bir yerde bulunan birine ya da birilerine duygu ve düşüncelerini bildirmek amacıyla yazılan yazılara mektup denir.

• Anı, bir kimsenin yaşadıklarını kaleme aldığı yazı türüdür.

• Gezginlerin gezip gördükleri yerleri anlattıkları yazılara gezi yazısı denir.

Aşağıdakilerden hangisi, yukarıda tanımları veri­len yazın türlerinden birine örnek gösterilemez?

A)  Şikâyetname                B)  Seyahatname

C)  Tahrib-i Harabat          D)  Kırk Yıl

E)   İntibah

  1.    I.  Görüşmeye gelenlere, beklemeleri için yer göstermiştik.

II.  Konuyla ilgili açıklama yapmaya asla yanaşmadı.

III.  Sabah oluncaya kadar gözüme uyku girmedi.

IV.  Kendi işinin sahibi olmayı her şeyden çok istiyor.

V.  Yapraklar sararmaya başladığında, buralar boşalır.

Numaralanmış cümlelerin hangilerinde yan cümlecik, temel cümlenin dolaylı tümlecidir?

A) I. ve II.                         B) I. ve III.                        C) II. ve IV.

D III. ve V.                       E) IV. ve V.

  1. Son yıllarda edebiyat dünyamızda bir durağanlaşma gözlenmekte­dir. Bunda sanatçıların kendilerini yenileyememelerinin yanı sıra edebiyata gösterilen ilginin yetersizliği de etkilidir. Bir diğer sebep de edebiyatçıların bazı sanat dışıçevrelerin etkisi altında kalmala­rı ve bunun sonucunda edebiyat dergilerini de birer kulüp dergicil­iğine çevirmeleridir. Bu durum edebiyat dünyasında ciddi bir boş­luğun doğmasına yol açmıştır. Elinizdeki dergi bu boşluğu doldur­mak amacıyla yayıma başladı.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)    Edebiyat çevrelerinde yaşanan olumsuzluklara

B)    Edebiyat dergilerinin diğer dergi türlerinden farklarına

C)    Sanat dışıçevrelerin, sanat üzerinde etkileri olduğuna

D)    Edebiyat çevrelerindeki durağanlaşmanın nedenlerine

E)    Bir derginin hangi amaçla yayımlandığına

  1. Öykülerinin bu denli zevkle okunmasının sırrı, yazarın en sıradan gerçekleri bile büyülü bir hale dönüştürebilen düş gücü. Öykülerde­ki her şey, alabildiğine, renkli kalemlerle boyanmış.

Bu parçada altıçizili sözlerle, söz konusu öykülerin hangi özelliği anlatılmaktadır?

A)     Anlatılanların etkileyici, farklı hale getirilmesi

B)     Anlatılanların çelişkiler taşıması

C)     Yaşamdan önemli ve farklı kesitleri yansıtabilmesi

D)     Canlı, çarpıcı olayları anlatması

E)     Üslup ve konu zenginliği taşımaları

 

  1. Bir gerçeğin araştırma, inceleme, gezip görme ve soruş­turma yoluyla yansıtıldığı yazılardır. Öğretici bir niteliği bu­lunan bu tür yazılarda açık ve anlaşılır bir dil kullanılır. Bu türde kalem oynatmak isteyen kişi, gerektiği durumlarda konuyla ilgili resim, fotoğraf ve grafiklerin ispatlayıcıözel­liklerinden yararlanmalıdır.

Bu parçada sözü edilen düz yazı türü, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Deneme              B) Röportaj           C) Anı

D) Biyografi              E) Roman

 

  1. Çocukluğumda, bir Arabistan şehrinde bir kadın tanımış­tım. Sık sık hastalanır, uyumaya başlar başlamaz İstan­bul’un sularını sayıklardı. Kaç defa komşuluk ziyaretleri­mizde, döşeğinin yanı başında, onun sırf bu büyülü oda­ları soymak için, bir mahzenin taş kapağını kaldırır gibi güçlükle en dalgın uykulardan sıyrıldığını görmüştüm. Dört yanımı su sesleriyle, gümüş taş ve billur kadeh şakırtılarıyla, güvercin uçuşlarıyla dolu sanırdım.

Bu parça, aşağıdaki düz yazı türlerinin hangisine ör­nek olabilir?

A) Biyografi               B) Deneme            C) Anı

D) Fıkra                      E) Makale

 

  1.    I. Tanınmış kişileri konu edinir.

II. Yazar, sadece kendini anlatır.

III. Kronolojik bir sıralama söz konusudur.

IV. Nesnel ve anlaşılır bir anlatımı vardır.

V. Bir gazetede günlük olarak yayımlanır.

Numaralanmış cümlelerden hangi ikisi, biyografinin özelliklerinden değildir?

A) I. ve II.                   B) I. ve IV.             C) II. ve III.

D) II. ve V.                 E) IV. ve V.

 

14. Aşağıdaki dizelerden hangisinde yazım yanlışı yok­tur?

A)  Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

Sallanmaz o kalkışda ne bir mendil ne de kol.

B)  Giden sevgililer herbiri memnun ki yerinden;

Çok seneler geçti, dönen yok seferinden.

C)  Madem ki gidiyorsun bırakıp burda beni;

Son bir kez göreyim, dön de seni.

D) Ayrılanlar belki döner belki dönmezki geri,

Son bir kez göreyim, dön de seni!

E)  Sisli denizlere açıldım bir zaman, keşfettiğim kıyı­lar…

Zamanın hayatla içlendiği çöllerde, bir çadırım olsun yeter.

 

  1.   Her gece gökte küçük bir yıldız

Seninleyim diye el eder

Ne onun uzaklığı azalır

Ne benim içimdeki kederler

Bu dizelerde aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?

A)   Ünlü daralması

B)   Ünsüz yumuşaması

C)   Ünsüz benzeşmesi

D)   Ulama

E)   Ünsüz düşmesi

 

  1. “Sevginin büyüleyen gücü, küçük yüreklerini bir anda sa­rıp sarmalamıştı.” cümlesinde virgülün (,) kullanım amacı, aşağıdakilerin hangisiyle özdeştir?

A)   Sarı, yeşil, mavi bilyelere sevinerek baktı.

B)   Kalktı, odanın kalın ve iç karartıcı perdelerini açtı.

C) Savaşöyküleri anlatan ihtiyar, gözlüğüçıkarıp masa­ya bıraktı.

D)   Evet, bu konuya daha önce de değinmiştik.

E)   At şahlandı, çitleri aşıp gözden kayboldu.

 

17. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde tırnak işareti (” “) yanlış kullanılmıştır?

A) “Abdülhak Hamit Tarhan” Tanzimat döneminde tiyatro türünde en çok eseri olan sanatçıdır.

B) “Zaman ve rüya” onun şiirlerinin özünü oluşturan iki önemli kavramdır.

C) Aruz ölçüsüyle yazdığışiirlerini, “Aruza Veda” adlı bir kitapta toplamıştı.

D) Tezgâhtar,  içeri giren ihtiyara:  “Buyurun, ne istemiştiniz?” dedi.

E)   Bazıları, “ayrıyeten” sözcüğünüözellikle kullanı­yorlar.

 

18. Yazarla okur, birbirini destekleyen iki dost gibidir. Aynı duyguda birleşir; birbirlerini görmedikleri, tanımadıkları halde bir düşüncenin tamamlayıcısı olurlar. Çünkü her yazı, yazarından tamamlanmış olarak çıkar ve giden okuyucusunda anlamını bulur, tamamlanır. Yazı artık okurundur. Onun benimsediği biçimde vardır. Yazar, bu hakkı peşinen vermiştir okuyucusuna. Bu yüzden her ki­tabın iki yazarı vardır; onu yazmış olan ve okuyan.

Bu parçada çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Yazarla okur birbirini tanımasa da dosttur.

B)  Bir yapıtla ilgili olarak okur da yazar kadar sorum­ludur.

C)  Yazı tamamlandığında artık yapıt yazarın olmaktan çıkar, okurun olur.

D)  Okurun, eseri üzerindeki hakkını teslim etmeyen ya­zar, gerçek yazar değildir.

E)  Okur ve yazar aynı duyguda ve düşüncede birleşin­ce eser kalıcı olmaya adaydır.

 

  1. Bir antoloji, tıpkı bir şiir kitabı gibi kendi içinde bütünsel­liği olan organik bir yapıdır. Bütün şiirler arasında sanki bir kan bağı vardır. Çünkü tek tek her birine onları kitap­lardan, dergilerden çıkarıp oraya yerleştiren seçicinin alınteri, emeği, sevgisi de sinmiştir. Ya da öyle olmalıdır. Bu anlamda bir şiir antolojisi, onu oluşturan kişinin kişi­liğinin de aynası gibidir.

Bu parçada antolojiyle ilgili asıl söylenmek istenen, aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Yazarlarının beğenileri doğrultusunda hazırlanır.

B)  Alınan şiirler arasında çeşitli benzerlikler vardır.

C)  Kişisel bir beğeninin ürünü olduğu için aynıözellikle­re sahip şiirlerden oluşur.

D)  Sanat eserlerinin kalıcılığı konusunda bir güvencedir.

E)  Hazırlanması yoğun bir bilgi ve çaba gerektirir.

 

  1.   Yüce dağ başında bir top kar idim

Rüzgâr değdi yağmur yağdı eridim

Evvel ben de muhabbetli yâr idim

Şimdi uzaklardan bakan ben oldum

Bu dizelerde işlenen duygu aşağıdakilerden hangisi­dir?

A)   Doğa sevgisi                                   B) Ölüm

C)  Yaşamdan nefret                            D) Özlem

E) Aşk

 

  1. Şiirin nesirle de olabileceğini sananlar aymazlık için­dedirler. Şiir ancak ölçüyle ve uyakla oluşur. Şiir mu­sikinin kızkardeşidir; şiirin de musiki gibi kendine özgü bir sesi vardır. Olağanüstü güzel bir nesri olan Victor Hugo, nesre “fukara şiiri” derdi. Şüphesiz Hugo’nun bu sözü de böylesine birçok sözleri gibi aşırıdır; biraz kendi zararına olarak da söylenmiştir; yalnız nesri şiir­den tam olarak ayırma bakımından doğrudur.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangi­sine başvurulmamıştır?

A)   Karşılaştırmaya

B)   Kişisel düşüncelere

C)   Tartışma tekniğine

D)   Benzetmeden yararlanmaya

E)   Örneklerden yararlanmaya

 

  1. Folklor, oldukça genç bir bilimdir. Batıülkelerinde 1846’dan bu yana İngilizce folk(halk) ve lore(bilim) sözcüklerinden meydana gelmiş olan folklor, o tarih­ten önce bir bilim konusu sayılmayan ya da başka bi­limlerin alanı içinde kalan birtakım olguları, kendine özgü yöntemlerle incelemeyi üzerine alan bağımsız bir bilim olarak tanınmaya başladı. Folklor, birçok bilimin kavşak yerinde bulunan ya da onlarla birçok konuyu paylaşan bir bilimdir.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisin­den yararlanılmıştır?

A) Örnekleme                              B) Tanık gösterme

C) Öyküleme                               D) Karşılaştırma

E) Açıklama

 

  1. Güncel olaylar, en çabuk ve dolaysız biçimde şiiri et­kiliyor. Bu olaylar insan onuru, sorumluluk gibi kav­ramları yeniden düşünmeye zorluyorsa etki daha çarpıcı oluyor. Şair, adeta tanıklığına başvurulan kişi durumuna geçiyor. Karşı durulmaz bir itme şairi tanık­lığa zorluyor. Aynı durumu romancılarda görmek zor. Romancılar güncel olaylar üzerine günübirlik yaza­maz, yazmak isteseler de yazamazlar; yazdıkları romandan çok röportaj-roman olur. Günceli yorumla­mak bir romancı için zordur.

Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?

A)   Şiir, güncel olaylardan doğrudan etkilenir.

B)   Erdemlilikle ilgili kavramların şiire etkisi daha belir­gindir.

C) Yaşanan döneme damgasını vuran olaylar, sanatın her alanına bir biçimde yansır.

D)  Şair,   bazı dönemlerde,   yaşananları anlatma sorumluluğu taşır.

E) Roman türü, güncel olayları anlatmak için uygun bir tür değildir.

 

  1. Birçok insan kendini yükseltemez; çünkü hiçbir işte uz­manlık kazanmaz ve buna rağmen her şeyi yapmak ister­ler.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişik­liklerin hangisiyle giderilebilir?

A)   “insan” sözcüğüne çokluk eki getirilmelidir.

B)   “ve” sözcüğü cümleden çıkarılmalıdır.

C)   “çünkü” sözcüğünün yerine “zira” getirilmelidir.

D)   “isterler” sözcüğündeki “-ler” eki atılmalıdır.

E)   “rağmen” sözcüğünün yerine “karşın” getirilmelidir.

 

  1. “Anlamsız bakışlarınıüzerimden çekmeye başladı, o ba­na ben de ona çok kızmıştım.” cümlesindeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerin hangisidir?

A)   Özne-yüklem uyuşmazlığı

B)   Çatı uyuşmazlığı

C)   Nesne eksikliği

D)   Dolaylı Tümleç eksikliği

E)   Ad-eylemin yanlış kullanılması

  1. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde anlatım bozuk­luğu vardır?

A)   Bu şehirde, nisan ayında bile hava sıcaklığı sıfırın altına düşebilir.

B)   Balkanlardan gelen soğuk hava kütlesi sıcaklığın düşmesinde etkili oldu.

C)   Akşam saatlerinde başlayan kar yağışı, gece boyunca yağmaya devam etti.

D)   Yollar, yoğun sis nedeniyle ulaşıma kapanacakmış.

E)   Birçok şehirde, kar yağışı yüzünden öğretime iki gün ara verildi.

 

27. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlama yanlışın­dan kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?

A)  Uygurlar, Türk toplumları içinde yerleşik düzene geçmiş ilk devlet konumundadır.

B)  Uygurlar, mimari ve sanat alanında diğer Türk devletlerine göre daha gelişmişlerdir.

C)   Türklerin en eski tarih izlerine Hunlarda rastlanır.

D) Hunlar, İpek Yolu’nu denetim altına almışlar ve Çinlilerle önemli mücadelelerde bulunmuşlardır.

E) Orhun Kitabeleri’nde Türklerin savaşları, kahra­manlıkları ve yaşayışları anlatılır.

 

28. Aşağıdaki cümlelerden hangisi yalnızca özne ve yük­lemden oluşmuştur?

A)   Çocuklarının en akıllısı ortanca oğluydu.

B)   Tane tane konuşmasıçok etkileyiciydi.

C)   Ağladı, sızladı, sonunda istediğini yaptırdı.

D)   Cinayet romanlarını gece okumamalısınız.

E)   Vektörler konusunu işlememiş miydik?

 

29. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru dolaylı tümleci buldurmaya yöneliktir?

A)   Sınava kaçöğrencinin katılacağını biliyor musunuz?

B)   Gördüklerimi şimdi nasıl yazıya dökeceğim?

C)   Koltuğuna uzanmış televizyondaki haberleri mi izli­yordu?

D)   Adam, o sözleri sana mı söyledi?

E)   Kapıcıya ekmeği nereden alacağını söyledin mi?

 

30. Aşağıdaki dizelerden hangisi yapı bakımından ötekilerden farklı bir cümledir?

A)   Hüznün, ferahlığın bizim olsun kışın, yazın

Hiçbir zaman kader bizi senden ayırmasın

B)   Yeni bir ülkede yem vermek için atlarına

Nice bin atlı kapılmıştı fetih rüzgârına

C)   Denizden ve dağdan gelen hüzne kandık,

Bulutlar dağılsın, bahar olsun artık

D)   Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta;

Tamburi Cemil Bey çalıyor eski plakta

E)   Geçer insan, bir adım atsa birinden birine

Kavuşur karşıda kaybettiği bir sevdiğine

 

31. Aşağıdakilerin hangisinde altıçizili sözcük öteki­lerden farklı bir yapım eki almıştır?

A)   Her okuyucu okumak istediği kitabı kendi seçme­lidir.

B)  Bilinçli bir okurun okuma tutkusu asla geçici bir hevese dönüşmez.

C) Yazar, yolun sonunda onu karşılayacak okurları hayal eden bir yolcudur.

D)   Seçici bir okur ne okuması gerektiğini bilen kişidir.

E)  Her öğrencinin evinde küçük de olsa bir kitaplığı olmalıdır.

 

32. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altıçizili sözcük hem yapım eki, hem de çekim eki almıştır?

A)   Hepimize karşıçok saygılı davrandı, kimseyi incit­medi.

B)   Sınıflarımıza yarın yeni tahtalar getirilecekmiş.

C)   Böyle bir şey aklımızdan bile geçmedi.

D)   Her zaman sorumsuz davranıyor, bizi üzüyor.

E)   Ödevi ben de daha geçen hafta bitirdim.

 

33. Aşağıdaki sanatçılardan hangileri edebiyatımızda “de­nemeci” kimliğiyle tanınmışlardır?

A)    Cenap Sahabettin – Fuat Köprülü

B)    Şinasi – Yahya Kemal Beyatlı

C)   Ahmet Rasim – Ahmet Haşim

D)   Halit Ziya Uşaklıgil – Nurullah Ataç

E)    Nurullah Ataç – Suut Kemal Yetkin

Dokümanın Görselli Tam Halini İndirmek için TIKLAYINIZ

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.